Kısa bir süre önce meydana gelen Kahramanmaraş merkezli ve 10 ili etkisi altına alan deprem, bize tekrardan bir deprem ülkesi olduğumuzu hatırlattı. Sürekli yaşanan artçı depremler, depremi birebir yaşayan insanların psikolojilerini olumsuz etkilemeye devam ediyor.
Deprem, yaşamın her alanını farklı şiddetlerde etkileyen doğal bir döngüdür. Hem yerleşim yerlerinde hem insan psikolojisi üzerinde yıkıcı etkilere sahiptir. Her doğal afet sonrası gibi deprem sonrasında da travmatik etkiler oluşabilmektedir. Bu travmatik etkiler her insanda farklılık göstermektedir. Dolayısıyla yaşanan stres ve travmaların üstesinden gelmek bazen haftalar, aylar, yıllar sürebilmektedir.
Doğal bir felaket olan deprem kişilerde şok, şaşkınlık, öfke, çaresizlik, güçsüzlük, güven kaybı, kontrol kaybı, ölüm korkusu duygularını ortaya çıkarır. Herkes için en güvenli yer anlamı taşıyan evleri, yuvaları artık bu anlamından uzaklaşıp korku, kaygı ve güvensizlik temelli bir anlam taşımaya başlar
Sallanmaya başladığımız andan itibaren canımızı nasıl kurtarabileceğimiz, ölecek miyiz yoksa sürünecek miyiz sorusu beynimizin içinde dönüp duruyor. Yaşanan depremi en yakından hem yaşayan hem de gören biri olarak söylüyorum artık bu psikoloji olarak kaldırabileceğimiz bir durum olma olayını çoktan aştı.