Gaziantep'te son iki yıldır birbirinden farklı hırsızlık olaylarına şahit olmaktayız. Öyle ki şeytanın bile aklına gelmeyen türden hırsızlık yapıldığını duyar olduk.
Araç, ev ve iş yeri hırsızlığı, at, koyun, inek köpek gibi hayvan hırsızlığı derken doğalgaz topraklama kablosu, telefon, internet, elektrik kablosu hırsızlığını duymaya başladık. Asansör ve trafo beynine bile göz diker oldu bu vicdansızlar. Çiftçinin özenle 1 yılda yetiştirdiği zeytin ve fıstık hasadını çaldılar. Yürüyen merdiven basamaklarının demirleri ve korkuluklarının çalınmasının şokunu atlatamadan tramvay raylarının çalınmasıyla yeni hırsızlık olaylarına ‘merhaba’ dedik. Hırsızlar daha ne kadar ileri gidebilir derken kaldırım taşlarının çalınması pes dedirtti.
Gaziantep'te her çeşit hırsızlık bulunur ve yapılır duruma geldi. Caydırıcı önlemler ve cezai işlemlere rağmen artan hırsızlık olayları karşısında emniyet görevlileri ise bu hırsızlıklarla canla başla mücadele ediyor. Halk zaten tedirgin, sıradaki hırsızlığın çeşidini bekler olmuş.
Bunları kaleme alırken 30 yıl önce henüz 8 yaşında bir çocuğun, baklava dükkanından iki dilim tatlı çalması ve bir müddet cezaevinde yatması ve gazete manşetlerinde günlerce tartışılması aklıma geldi. Şimdi şunları sormak gerek; cezai işlemlere ve önlemlere rağmen hırsızlık bitmiyorsa ne yapılmalı? Bu kişiler rehabilitasyon programına alınmalı mı? Yaptıkları yanlışlıkları anlamaları için destek sağlanmalı mı? Tabi bu konuda herkesin bir önerisi olabilir, bu nedenle kişisel önerilerinizi bizimle paylaşabilirsiniz. Sizce ne yapılmalı?