Mutlaka okula giden çocuklarınız veya torunlarınız vardır. Hele, hele ilkokula giden evladınız varsa günlük endişeleriniz sizden daha iyi bilen bulunmaz.

Her nedense bu sene yine yaz saati uygulaması devam ediyor. Kış saatine bir türlü geçilemedi.

Bu nedenledir ki, hani Anteplinin bir sözü var “ Sabahın kör saatinde “ diye. İşte bu söz misali, sabahın kör saatinde ilkokul çocuklarınızı okula gönderiyoruz.

Henüz 10 yaş altındaki çocuk, uykunun en tatlı saatinde uykusundan uyandırılıyor. Gözlerini tam olarak açamadan kahvaltı etmesi isteniyor ama, mümkün mü? Henüz uykuya doymamış çocuk nasıl kahvaltı yapsın. İştah olur mu?

Derken çocuk karanlık sokaklara çıkıyor. Eğer velisi kendisini götürmüyorsa, korka, korka ve hele başı boş köpeklerde varsa, titreyerek okulun yolunu tutuyor.

Dünkü gazetelerden okumuşsunuzdur. Eğitimde sınıfta kalmışız.

Düşünüyorum da bu sınıfta kalmanın suçu, sadece çocuğa yüklenemez. Zira sabahın köründe okula aç karnına giden bir çocuk, derslerde nasıl başarılı olabilir?

Bu hepimizin gördüğü ve yaşadığı dramı acaba, acaba BÖYÜKLERİMİZ göremiyor mu dersiniz. Acaba onların çocuklarını kapıcıları veya hizmetkarları mı götürüyor dersiniz.

Her şey bir tarafa ama, bu yaz saati uygulamasından mutlaka vazgeçilmeli ve de hem veliler ve hem de minik yavrularımıza rahat bir nefes aldırılmalıdır. Bakalım, her konuda olduğu gibi bize, yani vatandaşa kulak asılacak mı dersiniz?...