Enflasyon faiz rakamını 15’e çekerek dövizin artışını hep birlikte izliyoruz. Salgın, deprem, enflasyon ve tedarik krizi gibi birçok etmen Türkiye ekonomisini etkisi altına aldı. En fazla etki eden şoklar hem küresel hem de ulusal bazda devam ediyor. Pandemi küresel bir kriz olarak 2020’den itibaren farklı şok dalgaları halinde etkisini sürdürüyor. İstihdamı korumak ve toplu iflasları önlemek için alınan global önlemler, 2021’de küresel enflasyonun yükselmesine neden oldu. 2022’de başlayan Ukrayna Savaşı ise enflasyonist baskıyı daha şiddetli hale getirdi. Gelişmiş ülkeleri enerji, tedarik ve üretim üzerinden etkileyen enflasyonist baskı gelişmekte olan ve az gelişmiş ülkeleri gıda fiyatları üzerinden etkiledi. Afrika, Latin Amerika ve Güney Asya’da pek çok ülke gıda, enerji ve tedarik krizini derinden hissetti. Salgın 120 milyondan fazla kişinin yoksulluk seviyesinin altına düşmesine ve 200 milyon kişinin istihdam dışına çıkmasına neden oldu. Türkiye de mevcut küresel krizler silsilesinden etkilenen ülkeler arasında yer aldı. 2021’in son aylarında açıklanan Türkiye Ekonomi Modeliyle global krizlere farklı bir yaklaşım getiren Türkiye üretim, istihdam ve ihracat merkezli patikayı tercih etti. Ancak enflasyonist baskının devam ettiği 2022 boyunca fiyat istikrarı ülkenin en önemli gündem maddesi oldu.
2020’de salgın koşullarının etkisiyle 720 milyar dolar olarak gerçekleşen milli gelir, 2022’de 905 milyar dolara yükseldi. Kişi başı gelir 11 bin dolara yaklaşırken üretim ve ihracatın milli gelir içerisindeki payı ciddi artış gösterdi. İmalat sanayinin milli gelir üzerindeki payı yüzde 22’lere yaklaşarak rekabet gücünün artmasına yardımcı oldu. Sanayi ihracatı da 127 milyar dolardan 190 milyar doları aşarak tarihinin en yüksek seviyesine ulaştı. Tarım ihracatı ise 2020-2022 döneminde küresel krizlere rağmen 24 milyar dolardan 35 milyar dolara yaklaştı. Türkiye’deki toplam üretim yapan fabrika sayısında da ihracat ve istihdamda olduğu gibi ciddi bir artış görüldü. 2023’de 75 bini aşan fabrika sayısı 5 bin yapımı süren fabrika eklemlendiğinde Türkiye’nin üretim ve istihdamına daha fazla katkı sağlamış olacaktır. Özellikle 378 Organize Sanayi Bölgesinde (OSB) üretim gerçekleştiren fabrikalar küresel ihracattan yüzde 1,06 pay alınmasını sağladı. 2023’de yüzde 1,1’e erişmesi beklenen payın Türk sanayisini küresel sıralamada 16. sıradan hızla 15. sıraya yükseltmesi beklenebilir.