Doktor arkadaşlar uzun zamandır serzenişte bulunuyordu. Gazetede mobbing ile ilgili yazı yazmadığımdan ötürü yazarlık görevimi yeterince yerine getiremediğimi dahi iddia ettiler. Bu doğru değil çünkü bazı şeyleri yazarken insanın elleri titriyor. Savaşlar, taciz, tecavüz, çocuk istismarı gibi birçok konuda yazarken bunu defalarca yaşadım. Mobbing ise bunlardan biri hatta daha kötüsü. Tacize uğrarken bağıramamak gibi bir şey… Yakın zamanda Adana’da çocuk sağlığı ve hastalıkları bölümü asistanının baskılara dayanamayarak intihar etmesi hepimizi çok derinden yaraladı. Hocalarımızdan bir kısmı bu durumun baskıyla bir alakası olmadığını, intihara meyil etmenin psikolojik sorunlarla alakalı olduğunu, neden diğer asistanların intihar etmediğini, eğer beceremiyorsa istifa etmesinin daha uygun olacağını, kaç yaşındaki insanın bunu ayırt etmesi gerektiğini ifade ettiler. Bu olayla ilgili yorumların bir kısmını sundum. Bir kısım hocalarımız ise şu zamanda asistanlık yapmanın çok rahat olduğunu, kendi hocalarının kendilerine daha çok eziyet ettiğini, yeteneğin yoksa, beceremiyorsan bu bölümde işinin olmadığını ifade ediyorlar. Şaşırmayın! Bunları gerçekten hocalar ifade edebiliyorlar. Halktan bir kesim ise okumaktan kafayı sıyırdı, hepsi para peşinde efendim, din, iman yok! Tabi ki intihar ederler. Bu ifadeler doğru olabilir ama bir insanın canına kıyması bu kadar basitleştirilecek bir konu değil. Bunu yaşayan kesim ise sadece doktorlar değil. Öğretmenler, polisler, askerler hâsılı ast, üst ilişkisinin olduğu her yerde bu tarz olaylar oluyor. Bunun adı mobbing… Mobbing ne demektir? Mobbing ya da bezdiri, bir grup insanın, bir kimseye veya başka bir gruba sosyal kabadayılık yapması. Latince kökenli sözcük; psikolojik şiddet, baskı, kuşatma, taciz, rahatsız etme veya sıkıntı vermek anlamlarına gelir. En iyi ifade eden anlamıyla yıldırma veya iş yerinde psikolojik terördür. Özellikle hiyerarşik yapılanmış gruplarda ve kontrolün zayıf olduğu örgütlerde, gücü elinde bulunduran kişinin ya da grubun, diğerlerine psikolojik yollardan, uzun süreli sistematik baskı uygulamasıdır. Son dönemde sosyoloji ve hukuk başta olmak üzere çeşitli alanlarda disiplinler arası çalışılan bir konu haline gelmiştir. Mobbing psikolojik istismarın tavan yaptığı yerdir. Psikolojik istismar türlerine örnek olarak; küçük düşürme, gözdağı verme, zorbalık, kurbanı suçlama, nefret söylemi, manipülasyon, takipçilik, siber takipçilik örnek olarak verilebilir.
Türkiye’de en çok sevdiğim şey yazılı sınavlardır. Birçok insan bundan şikayet etse de yazılı sınavlar eşitliği en güzel şekilde ifade ettiğini düşünüyorum. Sözlü ya da mülakat ile başarının ölçüldüğü yerlerde öznel bakış açısı olduğundan mobbinge meyil oluşturuyor. Hoca asistanına ben sana mobbing mi yapıyorum? Derken bile mobbing yaptığının farkına varamıyor. Asistanlık eğitiminin sonunda sözlüye dayalı sınav yapılmaktadır. Bu aslında şu demek size sınav yapacak hocanın iki dudağı arasındasın. Sınav esnasında hocanın seninle ilgili kötü bir hatırasının canlanması demek, 6 ay daha buradasın demektir. Köşede oturan arkadaşımızın en iyi niyetli olanı dahi ‘efendim! mobbinge uğruyorsa gitsin şikâyet etsin’ diyor. Bu baskıyı şikâyet etmek, ispatlamak bu kadar kolay mı? Kolay olsa bile yıllarca hakkını aramaktan korkarak bir seviyeye gelen insanların bunu ifade edebilmesi mümkün mü? Bence değil. Aklıma Kibar Feyzo filminden bir replik geliyor; ‘ biz maraba doğmuşuz hakim beyim, hakkımızı aramayı unutmuşuz?’. Yıllardır devam eden ancak dile getirilerek, konuşularak etkisi kısmen azaltılabilen bu konu nereye varacak? Ben bilmiyorum. Bize düşen bu konuyu tekrar hatırlatarak, baskıların, intihar gibi kötü olayların önüne geçmektir. Umarım amelimiz, niyetimiz gibi olur.
Sağlıkla kalın!