1980’li yıllar ve sonrasındaki neoliberal ortamın getirdiği  özelleştirmeler, ekonominin piyasa mekanizmaları tarafından yönlendirilmesi esasına odaklanmıştır. Ancak kritik sektörlerdeki özelleştirmeler ve son dönemde Türkiye Şeker Fabrikaları’nın (14 Fabrikasının) özelleştirilmesi eleştirilmektedir. Bunun gerisinde yatan nedenlerden biri, ithalata bağımlılığın azaltılmasıdır. İthalata bağımlılığı azaltma çabasının örneklerini Akdeniz ve Karadeniz’deki sondaj çalışmalarından görebiliriz.

 

Devlet hem bir oyuncu hem de bir denetleyici ve düzenleyici olarak piyasanın içinde vardır. Bunun ne ölçüde olması gerektiği ise cevabını kolay vermesi mümkün olmayan bir sorudur. 2008 küresel finans krizi bunu dünyaya göstermiş, ABD gibi gelişmiş bir ülkenin bile batan 5 tane yatırım kurumunu finanse etmek zorunda kaldığını bize göstermiştir.

 

 Özelleştirmenin olumsuz yönü, istihdamdaki kayıplardır. Bu durum beraberinde gelir dağılımı eşitsizliği ve tüketimde eşitsizliği getirmektedir. İrrasyonel tüketici davranışı var olan bir şeydir. Kredi kartlarımız bize bu imkanı verdiği için gelirimizi aşan harcamalar yapabilmekteyiz. Perakendecilik sektöründe bunun örneklerini görebiliriz. İşçi çıkartmalar ve kamu mallarının değerinin altında satılması ve sendikaların görüşlerinin alınmaması anti demokratik bir uygulamadır.  Her bir sektör dikkatle ele alınarak yapılmalıdır. Bornova’daki Atatürk döneminde açılan ilk Şeker Fabrikası tıpkı Sümerbank örneğinde olduğu gibi bizim milli değerlerimizden biridir. ABD bugün Disney şirketini koruyabilmek için ne çaba sarfetmektedir.

 

Özelleştirmelerin oldubittiye getirilmesi değil, tarafların görüşleri alınarak yapılması gerekmektedir. 1988 yılında %22 olan sendikal örgütlenme 1995’te %13’lere ve daha sonra %5’lere kadar düştüğünü görüyoruz. Sendikalaşma oranındaki bu azalma, kamu görevlilerinin örgütlenmesinde daha yüksek oranlarla kendini göstermektedir. Kamu-özel sektör ücretlendirmelerinde de uyumlaştırmalar yapılmalıdır.

Yukarıdaki grafik Türkiye’de yıllar içerisinde özelleştirme işlem sayılarını göstermektedir. Özel sektörün tekelleşmesi ne kadar istenmiyorsa devletin kar amacı güden bir aktör olarak piyasada ön saflarda yer alması da bir o kadar eleştiriye açıktır.