Resûlullâh Efendimiz sallallâhü aleyhi vesellem buyurdular:
“Muhakkak kalblerde demirin paslandığı gibi pas meydana gelir. Onun cilâsı istiğfardır; Allâhü Teâlâ’dan günahlarının bağışlanmasını istemektir”
“Amel defterinde çok istiğfar bulunan kimseye müjdeler olsun”
Akıllı kimseye layık olan çok istiğfar getirmesi, Allâhü Teâlâ’dan affını ve mağfiretini taleb etmesidir. Zira Hak Teâlâ Tevvâb’dır; kendisine tevbe ve istiğfâr edenin tevbesini kabûl eder, günahlarını affeder. Nitekim Kur’ân-ı Kerim’de -mealen- şöyle buyurmuştur: “Ve onlar ki bir kabahat yaptıkları veya nefislerine zulmettikleri vakit Allâhü Teâlâ’nın azabını veya azametini anarlar da derhal günahlarına istiğfar ederler. Günahları da Allah’dan başka kim mağfiret eder? Hem yaptıklarına bile bile ısrar etmezler.” (Al-i İmrân s., ayet 135)
Resûlullâh Efendimiz aleyhisselâm buyurdular:
“Bir kul günah işler de:
“Ya Rabbi, bir günah işledim, onu mağfiret et” diye dua eder. Rabbi de:
“Kulum günahlarının hesabını soracak ve bağışlayacak Rabbi olduğunu bildi mi? İşte ben de kulumu bağışladım” buyurur. Sonra Allah’ın dilediği kadar müddet geçtikten sonra bir günah daha işler. Kul yine:
“Ya Rabbi bir günah daha işledim, onu da bağışla” der. Hak Teâlâ da:
“Kulum günahlarının hesabını soracak ve bağışlayacak Rabbi olduğunu bildiği için ben de onun günahını bağışladım” buyurur. Sonra Allah’ın dilediği kadar müddet geçtikten sonra bir günah daha işler. Kul yine:
“Ya Rabbi, bir günah daha işledim, onu da bağışla” der. Hak Teâlâ:
“Kulum günahlarının hesabını soracak ve bağışlayacak Rabbi olduğunu bildi mi? Ben onun günahını bağışladım” buyurur. Böyle ne kadar tekrar etse yine Allâhü Teâlâ onu bağışlar.
“Allâhü Teâlâ şöyle buyurdu: Kim benim günahları mağfirete kudret sahibi olduğumu bilirse onu mağfiret ederim. Bana hiçbir şeyi şirk koşmadıkça onun günahının çokluğuna bakmam.”