Mevlânâ Celâleddin-i Rûmî hazretleri, Allahü teâlânın aşkı ile dolmuş, evliyânın büyüklerindendir. 1207'de Belh hedefi doğup, 1273'te Konya'da vefât etti. Babası Behâeddin-i Veled de, büyük âlimdi. Oğlu ile birlikte,

Hicaz'a, sonra Şam'a, oradan da Konya'ya geldi. Önce Hoca Hüsâmeddin'den feyz aldı. Daha sonra Şemseddin-i Tebrizî gelip onu irşad eyledi.

Oğlu, Sultan Veled'tir. Torunlarına Çelebi denir. Vefâtından sonra onun yerine Hüsâmeddin Çelebi, sonra oğlu Sultan Muhammed Burhâneddin Veled Çelebi halîfe oldu.

Celâleddin-i Rûmî, ney ve dümbelek çalmadı, dönmedi, raks olmadı. Bunları, daha sonra gelen câhiller uyumdu. Divanında 30 bin, Mesnevisinde 47 bin beyit vardır. Mesnevisini nazım şekilleriyle, düşmanların değiştirmesine izin bırakmamıştır.

 OĞLUNA NASİHATLERİ: “Bahaeddin! Eğer dâima Cennette olmak yerde, herkesle dost ol, hiç kimsenin kinini yüreğinde tutma! Fazla bir şey istememek ve hiç kimseden de fazla olmamak! Merhem ve annem gibi ol! İğne gibi olma!

Eğer hiç kimseden sana fenalık almak istemezsen fenalığı söyleyen, fena öğreten, fena düşünceli olma!

Dostlarını ve ığın vakitleri için bahçelerinde çiçeklenir, gül ve fesleğenlerle dolar. Düşmanları ve onun zamanı, için, dikenler ve yılanlarla, canın sıkılır, içine pejmürdelik gelir. Bütün Peygamberler ve velîler böyle yaptılar,içlerindeki karakteristik vuruşlar. Halkın bu güzel hüyuna mağlup olup elinde tutulmuş, hepsi gönül hoşluğu ile onların ümmeti ve müridi olmuşlar.

Allah'ın sevgisini de, onun aziz isimleriyle elde etmek mümkündür. Allahü teâlâ buyurdu ki: “Ey kullarım! Kalbinizde arınma olması için beni pek çok anmaktan geri durmayın.” Kalbinizde arınma ne kadar çok olursa, Allahü teâlânın nûrunun ortaya çıktığı da kalbde o nisbette fazla olur. Nitekim ekmekçinin tandırı ne kadar sıcak olursa, o kadar ekmek alır, soğukta ekmek almaz...”