Parti yöneticilerinin söylediklerinin yalan olduğunu bile bile, kazanmak için her yolu mübah sayan makam heveslileri…
Seçim süreci boyunca parti önderlerinin çirkeflik içeren söylemlerini, ağzı kulaklarında dinleyen siyaset amigoları…
Sırf kazanmak uğruna, ülkenin ayrıştırılmasına, kutuplaştırılmasına alkış tutan, tek vasıfları yalakalık olan parti yöneticileri…
**
Vatan, millet için siyaset yapmaktan bahsedip, milletvekili sırasını, milyon liralara satan genel başkan yardımcıları…
Milletvekili sırasını parayla satın alıp, daha sonra adaylığını il örgütüne memleket meselesi diye yutturmaya çalışan milletvekili adayları…
Belediye meclis üyeliklerini zenginleşme aracı olarak gören, kendi meclis üyeliğini partisinin iktidarına tercih eden küçük hesap politikacıları…
“Ön seçim olsun da gelenimiz gidenimiz artsın, biz de yolumuzu bulalım” diyen politika kırıkçıları…
**
Aylarca “kara “diye seçmenden oy isterken, iki haftalık arada “Ak mı, kara mı? Görüşüp karar vereceğiz” diyen ilkesiz parti başkanları, makam adayları…
Seçmene “karar ver” derken, 24 saat içerisinde defalarca karar değiştiren, bunu da strateji, politik cambazlık diye yutturmaya çalışan siyaset fırıldakları…
Bu ilkesizliği, en masumu partiye gönül verdiği için;
Ama büyük oranda parti liderine yaranmak, siyasi gelecek hayaliyle savunmak zorunda hisseden parti fanatikleri…
Bir topluma, bir ülkeye, daha nasıl zarar verilebilir ki?
Hem de vatan, millet, hak, adalet sloganları atarak…
**
Partinin mahalle temsilcisinden, genel başkanına, bu ülkeyi şahsi çıkarlarınız, hırslarınız için uçuruma sürüklemenize, bazan biz vatandaşlar da taraf olarak katkı sağlıyoruz.
Günahınıza ortağız, ne yazık ki.
Bazan milli, bazan manevi duygularımızı kullanarak, oyunlarınıza alet ediyorsunuz bizi.
Çıkar mücadelenizde bize taraf olma rolünü biçmiş,
BİZ’i sadece “BEN’im makam mücadelem” için kullanıyorsunuz.
**
Bu ülkede kendi çıkarlarınız için yaptıklarınıza bakınca, “yatacak yeriniz yok" yorumu yapılır genelde.
Halbuki öbür dünyayı bırakın, sokağa çıkacak yüzünüz olmaması gerekirken;
Kelli felli, lacivert takımlar içerisinde ve adam kisvesinde dolaşıyorsunuz aramızda.
Ne diyelim;
Bu da toplum olarak bizim ayıbımız…
Not: İstisnalar üzerine alınmasın. Ama o kadar azınlıktalar ki…