Gazze’nin başında boza pişiren İsrail gerçeği, müslümanlara dün ve bugün arasında cereyan eden tarihsel yolculuğun başka baharlara tehir edilemez ve kaçınılmaz bir gerçeklik olan mukayese ilmini bir görev olarak önüne koymaktadır.
Bu manada Filistin’in bugün başına gelenler neden değil, nedenin sonucudur.
Bu durumdan dolayı salt müslümanlar değil, Araplar da kendilerini bir kez değil, bir çok kez sorgulamayı bilmelidir.
2000 yıl sonra kurulan ilk Yahudi devleti Arz-ı Mevud’a giden yolun ta kendisi oldu.
Bu kaçınılmaz sonun ve göstere göstere gelen durumun gerçek müsebbipleri ise attığı zaman mangalda kül bırakmayan, güya kabilinden müslüman, ancak inancıyla yaşantısı arasındaki derin çukurun karanlığına gömülen bedevi zihniyetidir.
Elbette meseleyi Gazze - Filistin gerçeğiyle birlikte insanın yaşama hakkının gaspıyla değerlendirmek kaçınılmaz.
Ancak cellatlar kadar onlara bu kadar geniş bir manevra sahası yaratanlarla, onlara bu fırsatı tanıyanları da soruna dahil etmek gerekmiyor mu ?
Düşmandan merhamet dilenmekle ya da varlığınızı onun iradesine terk etmek kadar akıl dışı bir düşünce ve beklenti tarzı alabilir mi ?
1948-2023 zaman aralığında zembereği boşalmış saat gibi işleyen kronolojik sıranın salt Filistin’le sınırlı kalmayacağının işaretleri ortada.
“Büyük İsrail Projesi” İstikbalde Arap topraklarından, Türk topraklarına doğru genişleme arzusunda olacak, yahudi yayılmacılığı bu minvele doğru evrilecektir.
SÜRECEK