“Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.
Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur.
Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahili ve harici bedhahların olacaktır.
Bir gün, İstiklâl ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin!
Bu imkân ve şerâit, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler.
Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.
Bütün bu şerâitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler.
Hatta bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.
Ey Türk istikbalinin evlâdı!
İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır!
Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!” 
Atamızdan bizlere ve evlatlarımıza verilen öğüt ve bırakılan miras Gençliğe hitabenin içinde saklıdır.
Bugünü milat olarak kabul edelim ve artık gerçek duygularımızla Atatürk ilke ve inkılaplarının peşinden gidelim.
Bugün gençlerimiz için, çocuklarımız için, sonrasında da kendimiz için bir şeyler yapma kararı alalım.
Ucubeler ve türevlerinden el ele vererek kurtulmanın yoluna çıkalım.
Başarmak için elimizden gelen tüm mücadeleyi verelim.
Bu vesileyle hepinizin Ramazan Bayramı’nı kutlar,
Büyüklerimin ellerinden,
Küçüklerimin gözlerinden öperim.
Nice mutlu, sağlıklı ve huzurlu bayramlarımız olsun.
Selam ve dua ile kalın dostlarım.