Her yeni güne yeni şoklarla başlıyoruz. Hadi bekliyorduk ama sanırım kimse bu kadarına ihtimal vermemişti. Hele 16 Temmuz gecesi Sela okutulup ardından akaryakıta yapılan zamlar yok artık dedirtti. Önce Sela nedir ne için okunur ona bakalım. Sela, bazı özel günlerde ezandan önce veya kılınacak cenaze namazını haber vermek amacıyla camilerde okunur. Sela, genellikle cuma ve cenaze namazlarından önce okunur. Amacı duyurmak, haberdar etmek ve birlik olmaya çağırmaktır” Yani duyuru niteliğini taşıyor. Şimdi organize olunsa, ince elenip sık dokunarak hayata geçirilmeye kalkışılsa, vallahi de billahi de “pes artık bu kadar olmaz” dedirtti hepimize. 15 Temmuz’da yapılan ufak çaplı zammı, 16 Temmuz gecesi yapılan ikinci büyük zamla tamamlayanlar milletle nasıl bu kadar alay eder, inanın aklım havsalam almıyor.  

 

BU İNSANLAR ŞİMDİ NE YAPSIN? 

Ya arkadaşlar 34 lira benzin mi olur. Motorin de ha keza öyle. Çiftçi ne yapacak? Aracıyla işine gidiş gelmek isteyenler ne yapacak hiç umurlarında değil. Hadi şehrin dört bir yanında toplu ulaşım araçları olur metrolar olur eh dersin ve araç yerine onlara biner gidersin. Eee Gaziantep öyle bir şehir değil ki. Tamam Tramvay var, Gaziray var ama kısıtlı bölgeler için var. Bu şehir artık büyüdü. 3 milyonu geçen hatta yerlisiyle yabancısıyla 3 milyon 250 bin kişiye ulaştığı söylenen Gaziantep’te… 

AK PARTİLİLER DE TEPKİLİ AMA SES ÇIKARTAMIYORLAR 

Anlayacağınız işimiz zor, hemde çok çok zor… Daha ardından gelecek kararlar, durmayacak zamlar işin cabası. Kim ne derse desin zamlara ek vergilere çok hızlı başlandı. Bundan iktidar partililer de dertli. Ama ne yapsınlar seslerini çıkartamıyorlar. Yani anlayacağınız seçim sonrası AK Partilisi de muhalefet partilileri de darmaduman oldu. Güya tüm memurlara işçilere emeklilerin maaşlarına zam yapılıyor. Ama kokusunu alanlar zaten ne varsa hepsine zamları koymaya başlıyor. Güya maaşlar arttı. Valla gördüğüm kadarıyla mevcut maaşların üstüne konulan artış, yapılan zamların çok gerisinde kaldı. Hatırlayanınız olacaktır mutlaka. Yıllar önce bu gidişle Venezuela olacağız demiştim. Bir poşet parayla ancak bir kilo et alabileceğimizi eklemiştim. Sanki o hedefe varmak üzereyiz maalesef.  

 

ACIMIZI PAYLAŞAN HERKESE ÇOK TEŞEKKÜR EDİYORUZ 

Bayram nedeniyle uzayan taziye ziyaretlerine geçen cuma günü son verdik. Bizi yalnız bırakmayan acımızı paylaşan herkese çok teşekkür ediyoruz. Farklı bir taziye uygulaması oldu bizimki aslında. Ofis olunca gelen tüm sevenlerimiz, yakınlarımız ve dostlarımızla aynı zamanda sohbet havası yaşandı. Çok kalabalık olduğunda gelecek olanlara rica ettik ve ertesi güne bıraktık. Nihayetinde kim gelirse gelsin biraz da mesleğimiz gereği kentimizi konuştuk. Sorunları dinledik, çok şey için bilgilendik. Abimin Gaziantepspor kaptanlığını yaptığı dönemleri anlattık. Geçen bakışta olduğu gibi bizi daha iyi tanımak isteyenlere kendimizi anlattık. Çok da iyi oldu. Bu nedenle tekrar teşekkür ediyor ve acımıza ortak olanlara saygılar sunuyoruz. 

 

O KAZANIN GERÇEK YÜZÜ MEĞER BAŞKAYMIŞ 

İkisi de pırıl pırıl gençti. Geleceğe yönelik farklı planları vardı. Ama bir gece meçhul kalan bir kazaya kurban gitti ve aramızdan ayrıldı. Özmen ve Küpeli ailesinin hala toparlanamadığı bu kaybın ardından hepimizin bildiğini sandığı kaza oluş biçiminin aslında hiç te öyle olmadığı ortaya çıktı. Bu olayı değerli meslektaşım Cumhuriyet gazetesi yazarı Murat Ağırel köşe yazısında ele aldı. Detaya girmek istemiyorum. Çünkü Murat Ağırel’in yazısını sizlerle paylaşmak istiyorum. Akıl alır gibi değil ama maalesef gerçek. Gelin birlikte okuyalım. 

 

“Şimdi size yaşanan bir dizi olayın koca bir ülkeyi nasıl etkilediğini, demografi tehlikesi derken neyi kastettiğimi anlatacağım.  

Adı: Emre Özmen. 

28 yaşında genç bir avukat. Kardeşim gibi sevdiğim bir isimdi. En son cezaevine girdiğimde tanıştım kendisi ile... Av. Hüseyin Ersöz ile birlikte Barış Terkoğlu ve Barış Pehlivan’ın avukatlığını yaptı. 

Pandemi döneminde cezaevinde sadece Barışlara değil elinden geldiğince bizlere de yardımcı oluyordu. Uzun uzun sohbet ettik. Cezaevinden çıkınca bir araya gelmiş ve kucaklaşmıştık.  

Hayat dolu, zekâ doluydu. 

Emre, geçen nisan ayında geçirdiği trafik kazasında hayatını kaybetti. Kazada aynı araçta bulunan meslektaşı Doğukan Küpeli ve diğer araçta bulunan 3 kişi de öldü. Kaza tespit tutanağına göre Emre ve Doğukan’ın kullandığı araç sebebi bilinmeyen bir nedenle orta refüje çarpıyor. Arkasından gelen araç da ona çarpıyordu. 

Ancak olayın böyle olmadığı Gaziantep Cumhuriyet Başsavcılığı dosyasına giren bilirkişi raporu ile ortaya çıktı. 

Olay aslında bir cinayet. 

Emre ve Doğukan havaalanı yolunda normal bir hızda karayolunda seyir halindeyken ters istikametten gelen araçla çarpışmış! Tüm haber ajansları, önce bir kaza yaptıklarını yolda beklerken başka bir arabanın onlara çarptığını yazmıştı.  

Bilirkişi raporu ulaşınca anladım. Meğer ehliyetsiz Suriyeli Maadal Ahmad’ın kullandığı araç ters yönden otobana girdiği için kaza gerçekleşmiş.  

Özetle bilirkişi raporunda şunlar yazıyor: 

“(Maadal Ahmad’ın kullandığı) 33 AGG 839 plaka sayılı ağırlıklı ön kısımları sol ön kapısının hasarın olduğu da göz önüne alındığında ters yönden seyirle viraja giren aracın yolun karşı yönünden gelen 27 AIN 123 plaka sayılı aracın fark etmesi akabinde, çarpmadan kurtulmak için sağa manevra ile kaçmaya çalıştığı esnada karşılıklı çarpışmanın meydana geldiği, olaya etken asıl unsurun ve ihlalin sürücü tarafından ihlal edildiği değerlendirilmiştir.”  

Murat Ağırel 

HEPİNİZE İYİ HAFTALAR