Eğer sevdiğiniz sizi sevmiyorsa evin, arabaların, sahilde bir yerin sizin için bir önemi yoktur.

 

Sevgi yücedir…

 

Sevgisiz ne dağlar aşılır, ne de denizler geçilir.

Sevgisiz ne çöllere dayanılır, ne de zorluklara katlanılır.

Çünkü bir tek sevgi için dağlar, denizler aşılır, bir tek sevgi için çöller yürünerek geçilir ve bir tek sevgi için anlatılamayacak güçlüklere katlanılır.

 

Psikologlar, sevildiğini hissetmenin, insanın birinci derecedeki duygusal ihtiyacı olduğunu söyler. Çünkü sevgi insanın ruhunu besler.

 

Eğer sevdiğiniz kişi sizi sevmiyorsa bu anlamda ‘tecrit edilmek’ insan ruhunu mahveder. Ruhunuzda yalnız başınıza hapsedilmek, bir insanın bir insana yaptığı en zalimce ceza olarak görülür.

 

İnsanlık oyununda inanç, umut ve sevgi önemlidir.

Ama ruhumuzun beslenmesinde en önemlisi 'sevgi'dir.

 

“Ben bunu yaptım!” deriz, “çünkü onu seviyordum” deriz…

 

Düşünün ki, bir alkoliğin karısı, kocasının arkasından yarattığı o son sahneden kalan parçaları toplar ve buna ‘sevgi’ der. Oysa psikologlar buna ‘karşılıklı bağımlılık’ der.

 

Ana babalar çocuklarının tüm isteklerine sırf sevgi diye boyun eğer, aile terapistleri ise bunu 'sorumsuz ebeveynlik' olarak adlandırır.

 

O halde, ‘bir sevme davranışı nasıl olmalıdır?’

 

Sevme davranışlarımızda bize empati yeteneği kazandıran, ilişkilerimizde kendi kendimizi gözden geçirmemizi sağlayan ve daha bilinçli davranmamızda bize yol gösteren “Beş Sevgi Dili” isimli bu kitapta yazar Chapman şöyle der: 

”Günlük hayatta sevdiğiniz kişiye sevginizi gösterebiliyor musunuz?

 

Sevginizi göstermek için neler yapıyorsunuz?

 

Davranışlarınızda sevginizi belli edebiliyor musunuz?

 

Karşınızdaki insan sevgi davranışınızı nasıl anlıyor ve siz sevgi dilinizi nasıl kullanıyorsunuz?”

 

Chapman’a göre akıl ve duyguyu birleştiren bir sevginin üzerinde durmak gerekir.

 

Akıl ve duyguyu birleştiren bir sevginin disiplin gerektirdiğini, bunun iradeye bağlı bir eylem olduğunu ve insanın kişisel gelişim ihtiyacını karşılamasında sevginin önemli bir etkisi olduğunu vurgulayan yazar Chapman ‘Beş Sevgi Dili’ isimli bu kitabında “Benim, ‘bende sevilmeye değer bir şey gören biri tarafından sevilmeye’ ihtiyacım var.” der.

 

Bu sözüyle sevginin içgüdüsel olmadığı ancak akıl ve seçimle büyüdüğü anlaşılmaktadır.

 

O halde duygusal sağlığa sahip olan her insan, sevgiye duyduğu gereksinimi karşılayabilir, bunu öğrenebilir ve gerçekleştirmeyi seçerse, paylaştığı sevgi, o deli gibi âşık olduğumuzda hissettiğimiz sevgiden çok daha heyecan verici olabilir.

 

Yani sevgimizin hedefi istediğimizi elde etmek için değil, sevdiğimiz insanın mutluluğu için çaba sarf etmekse eğer, ‘sevgi bir seçimdir ve farkı yaratan sevgidir’ diyebiliriz.

 

Neticede Roma bir günde inşa edilmedi; ‘sevgi’ Roma’yı inşa etmekten daha önemli diyorsanız, sevginin eşsiz dillerini konuşmayı, anlamayı ve karşılığında gerçek sevgiyi bulmayı öğrenebilirsiniz.

 

Şimdilik hoşça kalın.

Kitabın adı: Beş Sevgi Dili

Yazarı: Gary CHAPMAN

Çeviren: Betül ÇELİK

Yayın Evi: Sistem Yayıncılık 1999

Sayfa: 247