Filistinli Liderlerin Türkiye Düşmanlığı ve MOSSAD
Filistinli mültecilere ne olacağı, işgal altındaki Batı Şeria'da Yahudi yerleşimlerinin kalıp kalmayacağı, iki tarafın Kudüs'ü paylaşıp paylaşmayacağı ve belki de en zor olanı İsrail'in yanında bir Filistin devletinin kurulup kurulmayacağı gibi sorunlar çözülmeden bölgeye barış gelmesi mümkün değildir.
Donald Trump'ın başkan olduğu dönemde ABD tarafından hazırlanan en son barış planını İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu "yüzyılın anlaşması" olarak nitelendirmişti. Ancak Filistinliler bunu İsrail lehine tek taraflı bir anlaşma olarak gördü ve hiçbir zaman hayata geçemedi.
Şu anda doğrudan müzakere yapan iki parti, Benjamin Netanyahu liderliğindeki İsrail hükûmeti ve Mahmud Abbas başkanlığındaki Filistin Kurtuluş Örgütü’dür. Hamas, terör örgütü kabul ediliyor.
Resmi müzakerelerde ABD, Rusya, AB ve BM etkin rol oynaması gerekirken, İsrail’in istekleri doğrultusunda bir barış planı öneriyorlar. Alternatif barış planı önermesi gereken Arap Birliği, etkisiz ve yetkisiz olarak rolünü oynamaya devam ediyor.
Filistin meselesine hem geçmiş hükümetler hem de mevcut hükümet oldukça duyarlı davranmıştır. Belki de İslam dünyasında Filistin meselesini kendi meselesi gören başka bir ülke yoktur. Gerek iktidar gerekse muhalefet bu konuda hemfikirdir. Lakin Filistin liderleri bizim maddi ve manevi yardımlarımızı kabul ediyor ama nedense hiçbir konuda Türkiye’nin çıkarları doğrultusunda tavır almıyor. Örneğin;
- 80 öncesi aşırı sol örgüt militanlarını askeri kamplarında eğitim vererek Türkiye’ye karşı eğitti.
- 1978 yılından itibaren PKK'ya kucak açtı ve PKK ile birlikte Türkiye aleyhine faaliyetlerde bulundu.
- 1980’de kamplarını Asala terör örgütüne açtı. Asala’nın diplomatlarımızı katlettiği eylemlerine bu Filistinli teröristler de destek verdi.
- Yıl 1989…Yaser Arafat, "Ermenistan'ın haklı davasını destekliyoruz" açıklaması yaptı. Yani Karabağ işgaline ve Ermeni katliamlarına destek verdi.
- Yıl 1993…Filistinli Araplar, Mesut Barzani'nin "Bağımsız Kürdistan" fikrine de destek oldu.
- Yıl 2009…Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas Kıbrıs'ta Türklerin işgalci olduklarını, Rumların tüm tezlerini desteklediklerini dünyaya açıkladı.
- Yıl 2019… Türkiye'nin Suriye'de başlattığı "Barış Pınarı Harekâtı" için Filistin’in de içinde olduğu "Arap Birliği" kınama mesajı yayınladı.
- Yıl 2020… Filistin, Türkiye'nin Doğu Akdeniz’deki hak iddialarına karşı olarak kurulan Doğu Akdeniz Gaz Forumuna üye oldu. Yunanistan, Mısır, Kıbrıs Rum kesimi ve İsrail ile birlikte Türkiye'nin Mavi Vatan tezine karşı cephe aldı.
- Aynı yıl yani 2020'de Filistin, Çin'in Uygur Türkleri ‘ne yaptığı soykırımı destekledi ve Çin'in Uygur Türkleri politikasına destek verdiğini söyledi.
- BM toplantılarında Türkiye aleyhine oy kullanmaktan çekinmedi.
Daha önce ifade ettim. İsrail istihbarat örgütü MOSSAD güçlü bir kuruluştur. CIA ile birlikte dünyanın her yerinde ajanları ve para karşılığında kendilerine bağladıkları mutemet adamları vardır. Ülkesine ve milletine ihanet edecek adamları çok kolay bulurlar. Birçok İslam ülkesinde lider pozisyonunda görev alan İsrail ajanları vardır. Onlara bir başarı hikâyesi uydururlar ve kendilerine karşıtmış gibi bir rol biçerler. Hatta hedef ülkede örgüt Siyonizm karşıtı görünen örgüt bile kurdururlar.
Aklıma Don Kişot geldi:
“Şeytan giderken Don Kişot bağırdı; “Bir dakika bekle! Sana son bir soru daha soracağım.” “Sor bakalım’, dedi alaycı bir sesle Şeytan. “Ormanda savaş naraları atanlar senin adamların mıydı?” “Elbette. Benim adamlarım çoktur!” ‘İyi ama Allah Allah diye bağırıyorlardı?” “Ne sandın ya! Şeytan Şeytan diye mi bağıracaklardı? Bizim işimiz bu: Aldatmak, daima aldatmak!”
İsrail hem İslam dünyasını hem de ABD ve AB ülkelerini ya aldatıyor ya da çeşitli argümanlarla kendisini desteklemeye mecbur bırakıyor.
En iyisi Atatürk’ün ilkelerine sahip çıkmaktır. Ne diyor, Atatürk? “Komşularınızın içişlerine karışmayın.” “Arap ülkeleriyle tarihi, sosyal, kültürel ilişkilerinizi geliştirin. Fakat aralarındaki anlaşmazlıklara karışmayın.” Suriye’nin içişlerine karışarak, milyonlarca sığınmacıyı “Ensar-Muhacir” anlayışı ile başımıza bela ettik. Ne Emevi camisinde namaz kılındı ne de istediğimiz çıkarları sağlayabildik.
Bomba elimizde patladı!
Hiçbir aklı başında Müslüman, İsrail’den yana olmaz. İsrail’in zulmüne sessiz kalmak, "Kurt kuzuyu yerken tarafsız kalmak; Kurdu tutmaktır." İsrail bir terör devletidir ve savunulacak bir tarafı da yoktur. Lakin bu durum Arapların duyarsızlığını ve ihanetini ortaya koymaya engel teşkil etmez. Öyle olunca da Lawrence gibi İngiliz ajanlarının kışkırtması ile Filistin’i satarlar ya da Topal Molla gibi sahte din adamları ile darbe yaparlar.
1920 yılında Topal Molla lakabıyla tanınan bir zat, Afganistan’da tekke kurmuş. Topal Mollanın müritleri 3 yıl içinde 200 bine ulaşmış. Müritlerin sayısı 1925’te 300 bini aşan Topal Molla, krala karşı ayaklanma başlatmış.
Bir yıl boyunca Afganistan‘da kan gövdeyi götürmüş. O yıllarda Afgan kralı olan Emanullah Han, ülkesini terk etmek zorunda kalmış. Emanullah Han ülkesinden ayrılırken Afgan sınırına geldiğinde yanına bir adam sokulmuş ve çok güzel konuştuğu Urducasıyla sormuş:
“Beni tanıdın mı? Ben meşhur Topal Mollayım. Afganistan’daki görevimi bitti, İngiltere’ye dönüyorum.” “Seni tanıdım !” demiş kral ve eklemiş: “Ben senin İngiliz casusu olduğunu biliyordum. Fakat halkıma o kadar çok tesir etmiştin ki, senin casus olduğuna onları bir türlü ikna edemedim ve inandıramadım."
Sarıklı ve sakallı Topal Molla sakalını kesmiş, sarığını atmış, başına silindir şapkasını oturtmuş ve İngiltere yoluna koyulmuş.
Emanullah Han, kurtuluş savaşımız esnasında Türkiye’ye büyük maddi yardımda bulunmuş, O’nun teşviki ile Afgan kadınlar da altın takılarını göndermişti. Emanullah Han Atatürk hayranıydı ve O’nu örnek alıyordu. Bu durum İngilizleri rahatsız etmişti.
İslam dünyasında ve Türkiye’de o kadar çok İngiliz Edward Lawrence gibi ajanlar ve “Topal Molla” gibi tarikat liderleri var ki… Say say bitmez!