Bugün sizlere değerli dost aynı zamanda gazetemizde spor yorumları yapan Turgay Çitçi’nin bir yazısını paylaşmak istiyorum. Kendisi rahmetli babası Abdullah Çitçi gibi bu şehre değer katan saygın isimlerindendir. Sözleri ve düşünceleri benim için çok değerlidir. CHP’de Kemal Kılıçdaroğlu’nun bir türlü o koltuğu bırakmayışı ve sonrasında oylamanın sonunu beklemeden salondan kaçarcasına uzaklaşmasının ardından yazılan bu yazı, aslında ibret alması gerekenler için kaleme alınmıştır. Ben de benzer konuda çok yazmışımdır. Ama Turgay Çitçi gibi özellikle STK’larda meslek örgütlerinde bu işi adabıyla yapmış, yeri geldiğinde de efendi gibi kenara çekilerek yerini gençlere bırakmayı tercih eden birisinin değerlendirmeleri daha anlam kazanmaktadır.  

 

TURGAT ÇİTÇİ’NİN SÖZLERİNE TAMAMEN KATILIYORUM 

 

Şimdi sevgili Turgay Çitçi, CHP’de Kemal Kılıçdaroğlu’nun yapıştığı koltuktan partililer tarafından kaldırılışı ve yerine Özgür Özel’in oturması vesilesiyle, hem bu realiteyi hemde özellikle şehrimizde koltuğa oturup 20-30 yıl kalkmayanlar dahil olmak üzere STK’ların artık kafa yapılarını değiştirmeleri gerektiğini dile getiren bu yazıyı okumanızı istiyorum. Umarım ülkemizde ve şehrimizde bu değişimlerin kapısı açılır. Her ne kadar bu kafa yapılarıyla, koltuklara oturduktan sonra kalkmak bilmeyen, üstelik geldikten sonra meslek gruplarına göre değişen, hatta belediyelerle haşır neşir olma yolunu seçenler için bu sözler bir şey ifade etmese de, biz yine de söylemiş olalım. Buyrun birlikte okuyalım: 

 

"Genel başkanların günü geldiğinde gitmesi gerektiğini yazanlar, çizenler, söyleyenler öncelikle sivil toplum örgütlerinin yapısına bir bakmalıdır. 

Özellikle de, Odaların çalışma şekillerine, derneklere ve yasayla kurulmuş örgütsel yapılara. 

Oralarda başkan koltuğuna oturanların hangisi “artık yeter, gençlerin önünü açayım, biraz da onlar hizmet etsin” dediler ! 

Koltuğa oturan kendinden sonra gelebilecek kişiyi buna hazırlamak yerine ayaklarına taş bağladı 

Bu yıllardır böyle devam edip gidiyor 

Hangi meslek grubunun oda başkanları , hangi sendikanın başkanları, hangi derneğin başkanları yeter kardeşim diyerek kendi rızasıyla koltuktan indi. 

Sendika başkanlarının hangisi mercedesten inmeye razı oldu. 

İşte bu çark partilerde de görülüyor, görülmeye devam edecek. 

Günü gelipte yıllar geçip birileri ipi çekince. 

Ben Gaziantep inşaat mühendisleri odası yönetim kurulu üyeliğini iki dönem yapıp çekilmeyi bildim. 

Gaziantep müteahhitler derneği ikinci başkanlığını on küsür senenin üzerinde yapıp başkanlığa talip olmadan “gençler gelsin artık” diye çekilmeyi bildim. 

Bir derneğin başkanlığını yaptım, iki yıl sonra “gelin işin içine girin siz de faydalı olun” diye çekildim. 

Müteahhitler derneğinde ikinci başkanlığını yaparken, inşaat mühendisleri odası başkanlığı için bir grup güçlü kişiliklerin beni ısrarla istemelerine rağmen “hayır vizyonumu doldurdum” diye teşekkür ederek ret ettim. 

Nedir bu koltuk merakınız beyler? 

Amacınız topluma faydalı olmak mı yoksa bu mevkilerden faydalar sağlamak mı ? 

Bunları anlatıyorum ki, günü geldiğinde çekilmesini bilmeyenler saygınlığını yitirir bir köşede kalırlar. 

Sizler örnek olun, halkı idare edenler de bunu artık anlamalı. 

İnsan her gün aynaya baksa kendinden sıkılır, size bakanları sıkmadan gitmeye bakın. 

Nedir parti değiştirmeler,tekrar vekil olabilmek için çalışmalar. 

Artık halk istemiyor bu türlü görüntüleri… 

Yaptın görevini hizmet ettin 

Çekil bir köşeye. 

Tüm ülkede bulunan odalar, sendikalar, dernekler ve başlarında bulunan başkanlar ve yönetim kurulları günü geldiğinde sizlerde bayrağı devredin ki emin ellere, bu siyasetin başındakilere de örnek olsun. 

Sizler bu yerlerden kopmayıp, bir de parti liderlerini eleştirirseniz ikileme düşmüş oluyorsunuz. 

İşte yıllardır gördük 

Vazgeçilmez sandığımız parti liderleri nerede şu an? 

Görevini yapıp gönül huzuru içinde bayrağı birilerine teslim etmek ne yüce şeydir 

Bir anlayabilse insanoğlu."

 

KILIÇDAROĞLU’NU İLK ZAMANLAR GANDİ’YE BENZETMİŞTİM 

CHP ve Kemal Kılıçdaroğlu ile ilgili bir iki kelam da ben etmek isterim. Bu köşeyi sürekli okuyanlar bilir, son birkaç yıldır Kılıçdaroğlu ile ilgili endişelerimi ve eleştirilerimi yazan birisiyim. İlk önce sevmiştim hatta onu, Hindistan’ın efsane ismi, Gandi’ye benzetmiştim o zamanlar. Zaten yüz şekli de onu andırıyordu. Sonra o Adalet Yürüyüşü beni doğrular nitelikteydi. Ama yıllar geçtikçe akıl almaz yanlışlıkları yapmaya, mecliste ülkenin demokrasi geleceğini sıkıntıya sokacak yasa tasarılarına destek vermesine, milletvekili dokunulmazlığının kaldırılmasına öncülük etmesine, sonrasında bu okun kendi partisine çevrileceğini öngöremeyişine, seçimler öncesi gerek aday tercihleri, gerek yasal yönden sıkıntılar doğurabilecek oluşumlara seyirci kalmasına ve son olarak şu millet ittifakı yanlışlığına bakınca, “bu benim düşündüğüm insan değilmiş, hele lider hiç değilmiş” demeye başlamıştım. Çünkü yıllardır CHP’yi liderin çevresine odaklanmış ve partiyi halktan koparmayı başarmış  sürekli yenilenen insan profillerinin etkisinde kalmış, hatta onların yönettiği bir isim haline gelmişti. Çevresini sarmış o kafaların darmadağın ettiği CHP’nin genel merkezi dahil Türkiye’deki tüm teşkilatların “küçük olsun bizim olsun”zihniyetini kırmayışının tek nedeni kararlı tutum sergilemeyen genel başkan olmuştur. Gaziantep’e her geldiğinde irtibatta olduğu isimlerin çoğu CHP’nin asıl ruhundan uzak çıkarcılık yönleri ağır basan isimler olarak gözüme çarpıyordu. Aklı başında partililerin sözlerine önem vermeyen, gençleri önemser gibi yapıp önemsemeyen, partinin bir adım ileri gitmesi için toplumla barışık olamayan, üstelik oylarını yükseltmek adına partinin ruhuna aykırı gruplarla, partililerle, siyasi ve dini inancı farklı isimlerle yan yana hareket eden bir kafa yapısıyla adeta kendi sonunu hazırladı. Zaten bunu herkes gördü. Son seçimde yine çıkarcı çevresinin etkisinden kurtulamayışı ve koltuk hevesi sonunu getirdi. Ve benim Gandi olabilir şeklindeki benzetmemin de, ne kadar yanlış olduğunu gösterdi. 

YEREL SEÇİMLER AK PARTİ İÇİN ARTIK KOLAY GEÇMEYEBİLİR 

Son sözüm şu; CHP’de ciddi bir hareketlenme başlayacaktır. Mevcut yapı yenilenecek heyecan gelecektir. Özgür Özel eğer Kemal Kılıçdaroğlu’nun yaptıklarını yapmaz ise, partiye küsmüş olanları, hatta yılgınlığa düşenleri tekrar umutlandıracak hamleler yapabilirse, bu CHP tekrar eski ruhuna kavuşabilir. Yeter ki doğru adımlar atılsın. Ekrem İmamoğlu, Mansur Yavaş dahil partinin önemli sayılacak dinamikleriyle partinin 6 OK’unun her birinin uygulanabilir ve adı olan HALK’a tekrar dönmeyi sağlayabilsin. Bu aynı zamanda iyi muhalefeti de sağlayacaktır. Tartışmasız CHP’deki bu değişim ülkede siyasete farklı bir düzen getirecektir.  

Şimdiden söyleyeyim, tüm bu gelişmeler AK Parti’nin çok rahat gördüğü yerel seçimlerin hiç te öyle rahat geçmeyeceğinin göstergesidir… 

HEPİNİZE İYİ HAFTALAR