Heidegger'e göre anonim, bizden daha güçlü ve büyük bir insanlar topluluğunun içine doğarız. Daha kendimizi tanıma fırsatına erişmeden birçok fikirle yoğruluruz. Eğer uyanmazsak, eğer kendimizi dinlemezsek, başkalarının genel geçer fikirleriyle bir ömür geçebilir.
Nefes alabilmek ve nefes verebilmek üzerine…
Yaklaşık 4 aydır asbest yayılımı üzerine araştırmalar yaptım. Araştırmalarımı sürdürdükçe şunu fark ettim. Bir deprem yaşandı. Ağır hasar gören binalar birer birer tarihe gömülüyor. Bunlar olurken dikkatimi hastaneye odakladım. Korkunç bir şey ile karşılaştım. Bu dehşet, "kalp hastalığı" nedeniyle can kayıplarıdır. Demokrasi Meydanı'na gittiklerinde herkes şehir merkezindeki hava kirliliğini fark etmektedir. Asıl sebep nedir? Merak ediyorum! Gaziantep Kalesi'nin çevresini gezdim. Denetimsiz olan evlerden ne yaktıkları belli olmayan baca kokuları yani denetimsiz evlerde kontrolsüz baca kokusu, kontrolsüz iş yerlerinde mangal dumanı, Araç Muayene İstasyonu tarafından trafiğe uygun olduğu onaylanan araçlardan gelen kirli egzoz dumanı kokusu ve ağır hasar gören binaların etrafa toz parçacıklarının yayıldığı asbesti keşfettim.
Ayrıca nefesimizi kesen, görünmeyen, gizli bir canavar da var. Bu canavarın adı "ekonomi". Çevrenin biyolojik kirlenmesinin olası nedenleri düşünüldüğünde bu kaçınılmaz bir gerçektir. Kalenin karşı tarafında ısınmaya çalışan göçmen bir aile, maddi ve ısınma sıkıntısıyla karşılaştığında, dışarıda buldukları lastik parçaları gibi ısınmak için yakılmaması gereken her şeyi yakarak hayatta kalmaya çalışırken, o caddelerde diğerleri yürüyüp saklanmaya çalıştı. Sokaklarda bir aşağı bir yukarı yürüyen insanlar solunum yolu hastalıklarından veya daha kötü durumlardan mustaripti. İlerde kalp hastalıklarına yol açabilecek koşullarla karşı karşıya kalırken hayata tutunmak ne kadar acıdır onlar için.
Üstelik münzevi yaşam burada bitmedi. Ekonomi her şeydir. Solunum yolu rahatsızlığı nedeniyle hastanelere başvuran kişiler de devlet hastaneleri yerine özel hastanelerde tedavi görmek zorunda kalıyor. Devlet hastanesinin gerekçeleri şöyle: "Şu anda doktor yok, muayene ekipmanı yok, ilaç yok… vs." Nefes almak, hayatta kalabilmek için devletin kapısını çalan vatandaşlar, bu şeytani talimatlarla ancak özel hastanelere gidebiliyor, hatta (kesinleşmiş rakamlarla ifade etmek gerekirse) 30 ila 150 bin lira bile ödeyebiliyor. Tabi ne çare? Bazısı hayatta kalabiliyor. Bazısı kalamıyordu.
Heidegger'e göre; “Eğer uyanmazsak, eğer kendimizi dinlemezsek, başkalarının genel geçer fikirleriyle bir ömür geçebilir”Nefes alabilmek ve verebilmek için çaresiz kaldığını düşündünüz mü? Biz neden bunu yaşıyoruz? Bu yazıda tüm sessizlerin sesi olacak, nefes alsınlar diye Gaziantep'in plaka numarası 27. Yirmi yedi kez "tepki ver" derdim. Numeroloji için 27'yi seçtim çünkü araç muayene istasyonları fiyatları artırdıkça kontrolsüz yollardaki egzoz kokusu da bizi boğmaktadır.
Hadi! Tepkimizi koyalım. 27 kez TEPKİ!
Tepki, Tepki, Tepki, Tepki, Tepki, Tepki, Tepki, Tepki, Tepki, Tepki, Tepki, Tepki, Tepki, Tepki, Tepki, Tepki, Tepki, Tepki, Tepki, Tepki, Tepki, Tepki, Tepki, Tepki, Tepki, Tepki, Tepki… !