1990’lı yıllarda yaşadığımız daha sonra 2000’li yılların ortalarında hayatımızdan çıkan yüksek enflasyonu 2020’li yıllarda yeniden yaşamaya başladık. Günümüzde faaliyette bulunan şirketlerin birçoğu, yüksek enflasyon dönemine şahit olmadığından, yüksek enflasyonun bulunduğu bir ekonomide gemilerini fırtınada batırmadan nasıl limana yanaştıracakları konusunda bocalamaktalar.
Günümüzde 1990’lı yılları deneyimlemiş olanlar, enflasyonist ortama yabancı değiller. Ancak daha genç nesil ise söz konusu deneyime sahip olmadıklarından dolayı nasıl hareket edeceklerini kestirememekteler.
Enflasyon aslında sadece Türkiye’nin meselesi değil. Avrupa ülkeleri, ABD ve dünyanın birçok ülkesi de enflasyonla mücadele konusunda tedbirler almakla birlikte halen sorunu tam olarak çözebilmiş değiller. Pandemide dünya geneline daralan arzın ve ertelenen taleplerin, pandemi sonrası ciddi bir artış göstermesiyle enflasyonda yükselmeye başlamıştır. Bunun üzerine bir de Rusya-Ukrayna savaşı bazı ürünlerin tedarikinde sorun yaratmaya ve emtia fiyatlarında artışa neden olmuştur.
İşletme yönetiminin amacı kısa dönemde yüksek kâr elde etmek değildir. Uzun dönemde işletme faaliyetlerini sürekli kılarak sermaye kazancı elde etmektir. Gerek kısa dönem ve gerekse uzun döneme ait hedeflerin gerçekleştirilmesi işletme faaliyetlerinin etkinliğinin ve verimliliğinin üst seviyeye çıkarılması ile birlikte uygun zamanda, uygun ölçekte, uygun alanlara yatırım yapılması ile mümkün olabilecektir.
Yüksek Enflasyon Şirketleri Nasıl Etkiler,
Öncelikle yüksek enflasyon dönemi şirketler için belirsizliklerin olduğu bir dönemdir. Enflasyon şirketlerin yapısını, izledikleri politikaları ve işleyişlerini olumsuz yönde etkiler. Planlama yapmakta ve özellikle bütçe planı yapmakta zorlanırlar. Diğer taraftan üretim maliyetleri yükseldiğinden, işletme sermayesi ihtiyacı da artmaktadır. Bu nedenle de krediye ihtiyaç duymaya başlarlar. Ancak kredi faizleri de yükseldiğinden ve bankalar özellikle küçük şirketlere bu dönemde kredi vermekte çok istekli olmadıklarından, kredi bulmakta da zorlanırlar.
Bu dönemde nakit akışını kontrol edebilmek büyük bir önem taşımaktadır. Çünkü şirketler genelde üretim ve pazarlama problemlerinden çok nakit akışını kontrol edemedikleri için iflas ederler.
Ayrıca bu dönemde yatırımcılar yüksek ve risksiz mevduat faizine yöneldiğinden yatırım harcamaları azalır ve yatırımlar yavaşlar. Büyük ve uzun vadeli yatırımlar yerine tevsi ve modernizasyon yatırımları tercih edilir. Bunun sonucunda da şirketlerin rekabet gücü zayıflar. Elbette bu da ülke ekonomisini olumsuz etkiler.
Uzun vadeli plan yerine kısa vadeli planlar ile ani kararlar alarak günü kurtarmaya çalışırlar. Bu sebeplerden dolayıdır ki yüksek enflasyonist dönemlerde şirket yönetimleri, normal dönemlere göre farklılık arz eder.
Yüksek Enflasyonda Şirketler Nelere Dikkat Etmeli,
Yüksek enflasyon dönemlerinde şirketlerin öncelikli olarak dikkat etmeleri gereken finans departmanlarıdır. Enflasyon, öncelikli olarak işletmelerde giderek artan kaynak ihtiyacına yol açmaktadır. Dolayısıyla bu süreçte tahsilat sürelerinin öne çekilmesi, stok döngüsünün kısaltılması ve borçlanmada vade uzatımının sağlanması ilk aşamada akla gelen uygulamalardır.
Finansal rakamların nominal (enflasyonu da içeren) rakamlar olduğu göz ardı edilmeden, enflasyondan arındırılmış rakamlara göre analizlerin yapılarak gerçekçi durumun yakından takip edilmesine özen gösterilmeli, elde edilen kâr rakamının da reel değeri dikkate alınmalıdır.
Yüksek enflasyon ortamında verilecek yatırım kararları için daha dikkatli analizler yapılıp, iyi düşünülmelidir. Nominal karlılığın yüksek görünmesi, işletme yöneticilerini rahatlığa yöneltebilmekte ve rasyonel kararlar vermesini engelleyebilmektedir.
Yine yüksek enflasyon ortamında işletmelerde stratejik kararlara belirsizlik hakim olmakta, uzun vadeli planların yerini kısa vadeli planlar almaktadır. Dolayısıyla, yüksek enflasyon ortamlarında işletme yönetimi farklıdır ve firma yönetimleri bu farklılığın bilincinde olarak hareket ederek daha aktif olmalı, finansal tablolar daha dikkatli incelenerek gerektiğinde önlemler alınmalıdır.
Şirketlerin bilanço ve gelir-gider tabloları şirket tepe yönetimi ve stratejik karar vericileri için hazırlanmakta ama birçok şirkette bu tabloların sadece vergi almak için devlet, kredi vermek için ise bankalar tarafından kullanıldığını biliyoruz. Bu tablolar ile birlikte hazırlanacak olan şirket finansal rasyolar şirketlerin yöneticilerini daha krize girmeden uyarabilir. Bu nedenle, yüksek enflasyon döneminde şirket yönetimleri şirketin bilanço, gelir tablosu ve finansal rasyolarının zamanında ve doğru hazırlanması için özel bir gayret gösterilmeli ve bu tablolar titizlik ile incelemelidir. Ayrıca şirketin finansal rasyolarını sektör ortalamaları ile mukayese etmek de, şirketin performansını belirlemek açısından son derece önemlidir.
İşletme sermayesinin kontrol altına alınmasındaki diğer bir unsur da tahsilatları hızlandırmaktır. Bu kapsamda, şirketler tahsilatlarını yakından takip etmeli, ilgili departmanı güçlendirmeli, hızlandırmalı ve tahsilatın hızını ölçebilmelidir. Bunu ölçmenin en kolay yolu; bilançodan elde edilebilecek olan devir hızını gözlemlemektir. Kısaca; net satışların, ticari alacaklara bölümü ile elde edilen oran büyüyorsa, şirketin tahsilat performansı yükseliyor demektir.
Yüksek enflasyon dönemlerinde ekonomik kararlara belirsizlik hakim olur, uzun vadeli planlar yapma eğilimi azalır ve kısa vadeli, ani karar verme eğilimi artar. Bu nedenle şirket yönetimlerinin hızlı karar verme becerileri arttırılmalıdır.
Görüldüğü üzere, yüksek enflasyonun hakim olduğu ekonomilerde işletmelerin daha dikkatli ve seri hareket etmesi ayrıca genel ekonomik görünüm ve rakiplerine göre ne durumda olduklarını da daha sıkı takip etmeleri, şirketlerinin akıbeti açısından büyük bir önem arz etmektedir. Yüksek enflasyon olduğu müddetçe de şirketler yukarıda belirttiğim sorunlar ile yüzleşmeye devam edeceklerdir.