31 Mart yerel seçimleri, her açıdan tarihi bir seçim oldu. Ak Parti, 22 yılda ilk kez CHP’nin gerisinde kaldı. İlk kez oy oranı olarak en dip noktaya geriledi. İlk kez seçimin mağlubu oldu.
Tam anlamıyla İstanbul-Ankara merkezli siyasi bir tufana şahit olduk…
Bu tufan öyle esti ki, Ak Parti’nin kalelerini bile vurdu geçti. Mesala Gaziantep…
Türkiye genelinde oy kaybı yüzde 10’a ulaşırken, Gaziantep’te oy kaybı yüzde 20’ye yaklaştı. Ülke genelindeki oy kaybının ana nedenleri belli. Yüksek enflasyon, hayat pahalılığı, yoksulluk, kamudaki israf ve yolsuzluklar…
Gaziantep’te de bu nedenlerin dışında, özellikle yerel siyasi arenadaki gelişmeler, oy kaybının iki katına çıkmasında ana etken oldu.
Öncelikle, aday tercihleri ve değişime duyarsız kalınması ana sorun oldu. 3 dönem kuralının sözde kalması, milletvekilliği ve belediye başkanlıklarında partinin sürekli 5-10 isim arasında dönüp durması, ciddi bir sorun yarattı. Nurdağı’ndaki zorunlu değişim dışında, sadece Nizip’te değişim yaşanması, eski isimlerle devam edilmesi, ne parti tabanında, ne de kentte heyecan yaratmadı.
Kibir oy kaybının önemli nedenlerinden birisi… Seçmene üstten bakma, halktan kopma, Çakarlı VIP minibüsler ve son model Mercedesler ile seçim gezileri, gereksiz PR çalışmaları, kendi kendilerini kandıran anketler ile boşa geçen propaganda dönemi…
Ak Parti’nin önemli güçlerinden birisi olan teşkilatın iyice zayıflatılması, partinin ehil kişilerden ziyade, dost-akrabalar ile doldurulması başka bir neden. Mesala, teşkilattan gelme onca isim dururken, yıllardır partinin kapısından bile geçmeyen Murat Çetin’e il başkanlığı verilmesi gibi…
Eski seçimlerde, partinin önemli isimlerinin güçlü SKM etrafından birleştiğini görürken, bu dönem SKM var mıydı, yok muydu anlayamadık bile…
Önemli nedenlerden birisi de meclis listelerinin belirlenmesi ve o süreçte yaşananlar…
Milletvekillerinin saha performansları değil ama, meclis aday listesinde aday yazdırma performansları 5 yıldızlıktı!!!
Meclis listesi hazırlanırken, teşkilatın yok sayılması, ne kadar müteahhit-sanayici varsa listeye yazılması, partinin yükünü çeken isimlerin hor görülmesi kabul edilebilir mi?
Meclis listesine girebilmek için her kapıyı çalan o isimleri, seçim dönemi boyunca ne sahada ne de seçim günü sandık başında görebildik. Hatta, OFM’deki seçim merkezinde, alanda psikolojik üstünlük CHP’ye geçmişken, 3-5 meclis üyesi adayı dışında hiç kimse ortada yoktu. İftar saati ya, hepsi ya bağ evinde mangal ile meşguldü ya da lüks bir lokantada orucunu açıyordu…
Meclis listesine layık görülmeyenler ise, Reis sevdasından olsa gerek, seçim merkezinde nerede bir sorun varsa, oraya koşturma derdindeydi…
Hemşehri dernekleri küstürüldü. 4-5 Şanlıurfalı meclis listesine yazılırken, doğudaki diğer illerin temsilcileri es geçildi. Oysa, hepimiz çok iyi biliyoruz ki, Ak Parti’nin en önemli oy depoları, Vanlılar’dır, Siirtliler’dir, Mardinliler’dir, Cizreliler’dir…
Oyların sayılmaya başlandığı ilk anlardan, sonuçların yüzde 90 belli olduğu anlara kadar hep sahadaydım. Önce partide, sonra OFM’de, son olarak da sahur vakti Şehitkamil Teşkilatı’nda Rıdvan Başkanı’n yanında…
İlk sonuçlar geldiğinde, Çıksorut’un sonucunu görünce, dip dalganın ne kadar ciddi olduğunu orada anladım. Yanımdakilere “Şehitkamil gidiyor” dedim… Gitti…
İddia ediyorum, CHP Büyükşehir’de Muzaffer Ertürk gibi etkisiz, göstermelik bir isimle değil de Celal Doğan, Mehmet Şeker, Melih Meriç, Reis Reisoğlu gibi etkin bir isimle yarışsa, Büyükşehir’i bile alabilirmiş! Bunu gördüm…
Açık konuşalım, AK Parti Gaziantep’te ruhunu kaybetti.
Şehitkamil gibi bir kalesi devrildi. 2 milletvekili olan Nizip gitti. Oğuzeli, Yavuzeli gitti. Bu travmayı atlatması elbette kolay olmayacak. Hatta belki mümkün bile olmayacak…
Daha açık konuşalım, bazen kazanırken kaybedersiniz, bazen kaybederken kazanırsınız… Fatma Şahin ve Mehmet Tahmazoğlu ikisi de kazanırken kaybetti.
Kaybetme noktasına gelinen İslahiye-Nurdağı’nı, birilerinin kellesini ortaya koymasıyla kazandı. Dua etsinler, o iki ilçe kaybedilmedi…
Sözün özü, Ak Parti Gaziantep’te büyük bir krizin içine girdi. Krizden çıkışın ilk imtihanı, il başkanlığı meselesi olacak. İl başkanlığı için ne karar verecekler merak ediyorum. Statükoyu devam mı ettirecekler, yoksa özeleştirilerini yapıp, teşkilatçı, parti tabanından gelme birilerine görev yaparak, “Yeniden Bismillah” mı diyecekler?
Demem o ki, yeni İl Başkanı’nın kim olacağı, Ak Parti’nin yeni döneminin ta kendisi olacak…
Bugün seçimin sosyal olgularını yazdım. Yarın ise matematiğini yapıp, sonuçları rakamlar üzerinde ele alacağım. Sonuçların bize ne anlattığını dele getirmeye çalışacağım…