Şireci Tekstil ile işçilerin sorunu bu kadar büyütülmemeliydi. Çünkü zararı gerek imaj gerekse de algı yönünden Gaziantep görüyor. Şu bir gerçek, Organize sanayide fabrika işletmek kolay gibi görünse de aslında çok zordur. En başta çalışanlar tabi. Onlar da haklı olarak elbette iyi bir ücrete ve çalışma koşullarına sahip olmak ister. Haliyle haklarını koruma ve alma konusunda sendikayla çalışırlar. Gelişmiş ülkelerde bunlar tıkır tıkır işler. Ama 12 Eylül sonrası bu ülkede sendikal haklar büyük bir darbe yedi. Sendikaların çoğu kapandı. Devam edip ayakta kalanlarda oldu elbette. Hatta muhalif sendikalar ile iktidar yanlısı sendikalar arasında çekişmeler başladı. Mevcut iktidar kendine yakın sendikayla ortak hareket etti. Birçok işçi, buna resmi kurumlar olarak eğitim dahil, haliyle iktidar yanlısı sendikaya geçmek zorunda kaldı veya mecbur edildi. Birde işin sendika ağaları var elbette. Onlar da tıpkı patronlar gibi işçiyi sömüren tarafta oldular. Yani anlayacağınız işçi ve sendikalı çalışanlar hep mağduriyet yaşadı bu ülkede. 

TEK NEDEN KÖTÜYE GİDEN EKONOMİ VE DÜŞÜK MAAŞLAR 

İşte son yıllarda Gaziantep’te özellikle organize sanayi bölgesindeki fabrikalarda çalışanlar ile işveren arasında sık sık sorunlar yaşanmaya başladı. Mevcut koşullarda patronların da kendilerine göre haklı tarafları var, işçilerin de. Nedense bu dönemde anlaşmazlıklar çoğalmaya başladı. Patronlar sunulan çok teklifi kabul etmesine rağmen yine de sendika ve işçileri memnun edemedi. Bunda iktidarın ekonomi politikası, enflasyonu dizginleyemeyişi, ücretlerin mevcut hayat koşullarında çok yetersiz kalışı büyük etken oldu elbette. Sonuçta ne patronlar ne de işçiler eskisi gibi anlaşma ortamı bulamadı. Bunda sendikalar kadar bazı işverenlerin de inatlaşması sonucu arada kalan işçilerin mağduriyeti söz konusu oldu. 

BİR İŞVEREN VE SENDİKACI 

Sonuncusu Şireci Tekstilde yaşandı. Ahmet Şireci aslında benim gibi esnaf çocuğu, yokluktan gelme birisi, fakirin halinden iyi anlar. Zaten yaptığı yardımlar ortada, bilirim kendisini. Çünkü küçüklük arkadaşım. Ama o bir işveren ve patron ben ise gazeteciyim. Ayrı kulvarlardayız açıkçası. Buradaki sıkıntı BİRTEK-SEN (Birleşik tekstil Dokuma ve Deri İşçileri Sendikası) Genel Başkanı Mehmet Türkmen ile anlaşmazlığa düşmesi. Mehmet Türkmen yeni kurduğu sendikasını güçlü kılmak adına elinden geleni yapıyor. Haliyle bazen sınırları da aşıyor elbette. Birde bu işçilerin çoğunun kendi üyesi olmadığı ve bunu fırsat bilip rol kapması şeklinde. Tam olarak bilemiyorum tabi. Yanlış ise düzeltilsin lütfen.  

BENCE ARADA KALAN İŞÇİLER OLUYOR 

Neyse benim görebildiğim kadarıyla Mehmet Türkmen’in patronlarla uzlaşmasında keskin çizgileri var. Büyük oynuyor yani. Birde seçim öncesinde ciddi bir dayanışmaya girdiği ve genellikle ortak hareket ettiği EMEP Partisi Milletvekili Sevda Karaca’nın desteğiyle ses getiriyor. Sol merkezli medyada tek taraflı değerlendirmede söyledikleri müthiş kabul görüyor. Eylemci ve sonucuna da katlanmasını biliyor. Nitekim bu kaçıncı gözaltına alınması? Nihayetinde hak arayıcı olduğu için fazla suç kapsamına girmiyor ve bırakılıyor. Aslını sorarsanız, bence ortalık yerde gözaltına alınıp götürülmesi aslında ona yarıyor. Kaldı ki buna hiç gerek yok. Artık sosyal medya büyük bir silah haline geldi. Polis ile girdiği diyalogu videoya çektiriyor ve yayınlıyor. Bunu izleyenlerin onu mağdur görmesini sağlıyor. Bu da belki Mehmet Türkmen’in farkında olmadan şehrin huzurunun bozulmasına, ekonominin beyni sayılan OSB’nin merkezinde izinsiz hatta yasadışı kabul edilen eyleme girişilmesiyle Gaziantep adına çok olumsuz bir tablo çizilmesine yol açıyor. Bakın burada hiç işçiden bahsedemiyorum, çünkü asıl mağdur onlar ama arada kalanlar onlar oluyor.  

BU OLANLAR SADECE GAZİANTEP’E ZARAR VERİYOR 

Gelelim söyleyeceklerime. Bu tür eylemler ihracatıyla Türkiye’de zirvede olan Dünyanın dört bir tarafında varlığını hissettiren bir kente zarar veriyor. Dahası Organize sanayi bölgesinde huzursuzluk yaratıyor. İşverenler ciddi ciddi endişe duymaya başlıyor. Kaldı ki Şireci’nin verdiği maaş asgari ücret üstü ve şartlar normal fabrikalardaki rakamların üstünde. Keşke işçiler daha fazlasını alabilse. Keşke mevcut ekonomik şartlarda ev kiralarıyla, çoluk çocuğunun bırakın üst düzey geçinmesini normal standartta geçinmesini sağlayacak bir ücret alabilse. İşte maalesef günümüz koşullarında bunlar olmuyor. İşverene ne diyeceksiniz ki? Onlara bir dokun bin ah işit.  

İŞÇİLERE İYİ NİYET ÇAĞRISI 

Şu anda aldığım bilgiye göre Şireci’nin bir basın açıklaması geldi. Ama benim aldığım özel duyum ise, Ahmet Şireci’nin işçilere çağrı yaparak, “bırakın kendinizi kullandırtmayı, pazartesi günü gelip fabrikanıza. Kapımız hepinize açık” diye haber saldığı. Aksi olduğu takdirde fabrikasını tümünden kapatacağını söylediği. Bana sorarsanız keşke bunlar olmasaydı derim. Keşke işin başında uzlaşma sağlansaydı derim. Ama olmuyor işte. Ve ortaya bu tablo çıkıyor. Gaziantep olarak ciddi manada zarar görüyoruz kimse bunun farkında değil… 

HEPİNİZE İYİ HAFTALAR