Son günlerde Gaziantep’te sağlık çalışanlarının gerçekleştirdiği eylemler, hem sağlık sektörü çalışanlarının yaşadığı hak kayıplarını hem de vatandaşların sağlık hizmetine erişiminde yaşadığı sıkıntıları gündeme taşıdı. Şehir Hastanesi ve Şahinbey İlçe Sağlık Müdürlüğü’nde devam eden bu eylemler, sağlık hakkı, hekimlik onuru ve toplumsal adalet kavramlarını bir kez daha tartışmaya açtı.
Sağlık çalışanlarının eylemlerine yakından baktığımızda, talep edilenlerin çoğunlukla ekonomik koşulların iyileştirilmesi, iş yükünün azaltılması ve çalışma koşullarının insani düzeylere çekilmesi olduğunu görüyoruz. Son yıllarda pandemi süreciyle daha da derinleşen sağlık sektöründeki sorunlar, sağlık çalışanlarını tükenme noktasına getirdi. Aile hekimleri, hemşireler, teknisyenler ve diğer sağlık personelleri, hayat kurtarmak için gösterdikleri çabanın karşılığında hak ettikleri saygıyı ve ücreti alamadıklarını savunuyorlar.
Haklılar mı? Elbette. Ancak, toplumun en temel ihtiyacı olan sağlık hizmetlerinin aksaması, tartışmayı karmaşık bir hale getiriyor.
Eylemler nedeniyle randevu iptalleri, hizmet aksaklıkları ve uzun bekleme süreleri vatandaşlar için ciddi sorunlar yaratıyor. Çaresiz bir şekilde sıra bekleyen bir hastanın, ilacını yazdırmaya çalışan yaşlı bir bireyin ya da çocuğu için aşı yaptırmaya çalışan bir annenin yaşadığı zorluklar, bu süreçte sağlık çalışanlarına duyulan empatiyi azaltıyor. Vatandaşın gözünde eylemler, haklı bir mücadeleden çok, mağduriyet yaratan bir engel olarak algılanabiliyor.
Bu durum, sağlık çalışanlarının hak arama mücadelesi ile toplumun sağlık hizmetine erişim hakkı arasında bir denge kurulması gerektiğini gösteriyor.
Unutulmamalıdır ki sağlık, toplumun ortak değeridir; korunması için iş birliği şarttır