Gaziantep, sadece Türkiye’nin değil, dünyanın en önemli gastronomi şehirlerinden biri. UNESCO tarafından tescillenen bu mutfak kültürü, yüzyıllardır lezzet, kalite ve ustalıkla anılıyor. Ancak Ramazan ayında artan gıda denetimlerinde ortaya çıkan manzara, ne yazık ki bu gururun altına kara bir leke sürüyor.

Son denetimlerde karşılaşılan skandal görüntüler, hepimizin içini sızlatıyor. Son kullanma tarihi geçmiş ürünler, hijyen kurallarına uymayan işletmeler ve hatta çerez paketlerinden çıkan fare kafası gibi akıl almaz olaylar… Bunlar sadece insan sağlığına değil, Gaziantep’in dünya çapındaki gastronomi markasına da büyük zarar veriyor.

Gıda sektöründe yapılan bu tür hileler, sadece birkaç lira daha fazla kazanma hırsından mı kaynaklanıyor, yoksa tamamen bir umursamazlık mı? Sebep ne olursa olsun, bu durum kabul edilemez. Bozulmuş veya kirli gıdayı piyasaya sürmek, doğrudan insanların sağlığını tehlikeye atmak anlamına gelir. Bu bir ticari ahlaksızlık değil, insan hayatına kast etmektir.

Ramazan ayında özellikle tüketimi artan tatlılar, kuruyemişler ve et ürünleri konusunda büyük bir hassasiyet gösterilmesi gerekirken, yapılan denetimlerde hijyen ve kalite standartlarının bu kadar ihlal edilmesi büyük bir skandaldır.

Bu tür olaylar sadece bireylerin değil, tüm şehrin imajını zedeler. Gaziantep mutfağına gönül veren şefler, esnaflar ve yerel halk olarak bu tür durumlara göz yummamalıyız. Denetimler sıkılaştırılmalı, kurallara uymayan işletmelere ağır yaptırımlar uygulanmalı ve halk bilinçlendirilmelidir.

Ayrıca, biz tüketiciler de daha dikkatli olmalı, alışveriş yaptığımız yerleri titizlikle seçmeli ve şüpheli durumları yetkililere bildirmeliyiz. Çünkü sağlıklı ve güvenilir gıda tüketmek herkesin hakkıdır.