Gaziantep’te beklenen tablo vardı ancak…
Gaziantep şehrinde çok çalışan kazanır. Bunu aile yapısından da anlayabilirsiniz. “Koşullara Karşı Direnmek” ne anlama gelmektedir. İnsanlar şartlarını düzeltmeye heveslidirler, ancak kendilerini düzeltmeye isteksizdirler, dolayısıyla elleri kolları bağlı beklerler.
Seçim öncesi Gaziantep’i değerlendirecek olursam, 2022 yılında Adana’dan Gaziantep’e uzun yıllar sonrası geri dönüş yaptığım vakitler birkaç ay sonra kardeşimin veli toplantısına katılmak üzere okuluna gittim. Okulda gördüklerim sonucu deyim yerindeyse kalbim yerinden fırladı. Kız kardeşimin sınıfı Türk öğrencilerin sınıfıydı ve diğer sınıflar Suriyeli öğrencilerle doluydu. Türk öğretmenlerinin yönetim karşısında çaresizliğini yüzlerinde okudum çünkü tek kalan Türk sınıfı da yani kardeşimin sınıfı da diğer sınıflara benzemeye başlamıştı. Türkçeleri zayıftı, matematikleri, fen bilimleri daha ne sayayım her şeyleri kötü olmaya başlamıştı. Hatta o Türk sınıfı Arapça kelimelerde öğrenmeye başlamışlardı. Okulda müdürün odasının yanında nöbet tutan 8 yaşındaki Suriyeli çocuğun kafasında beyaz sarık eşarp vardı. Çocuk daha 8 yaşında yahu… Okulun atmosferini görünce Gaziantep’in genel profilini 2022 yılında çıkarmış bulundum.
Biz Gaziantep gençleri kalenin karşısında ilkokul okurken İnkılap tarihi dersinde hocamız Cemil hoca (Koyu Atatürkçü’dür), sınıfı ders başlamadan ayağa kaldırır “kafanızı kaleye doğru çevirin” deyip andımızı ya da gençliğe hitabeyi okuttururdu. Cemil hocamız bize derdi ki “işgal ettiğiniz sıraların kıymetini bilin çocuklar, çünkü siz 6 bin 317 şehit veren bir şehrin torunlarısınız, sizler tembellik yapamazsın, şu kaleye bakın medeniyetin ortasındasınız” kısacası bizleri ve milli irademizi derse başlamadan üzerimize üfler ve biz çocukların tohumunu öyle bir yeşertirdi ki şu zamanlar Cemil hocamızı öyle özlüyor ve benim benliğimi öyle yetiştirdiği için minnettarım ki… Depremde kalenin sonradan inşa edilen surların yıkılmasını gördüğümde yere çöküp ağlamıştım. O kaleye bakıp her gün andımızı okumuştum. Gaziantep’i yönetenlere soruyorum siz çok kişiyi ağlattınız, bunu bilin lütfen…
Deprem anında kent merkezinde bilinçli yetişen bir neslin öğrencisi olarak yerlere atılan çöpleri elime poşetler geçirerek topladım. Şehrimize gelen misafir Suriyelilerin çocuklarına doğayı korumamız gerektiğini, bu toprakların temiz olması gerektiğini anlattım ve bana yardımcı olmalarını istedim. Şehrimize gelen misafirlere deri altından “irademize bakın biz bu kargaşa ve korku havasında sahip çıkıyoruz, buranın ev sahibi biziz, lütfen sizlerde bu evi temiz tutun” şırıngası yaptım.
Sandığa giderken şu soruları sordum kendime ve Gazianteplilerinde sormasını beklerdim...
Gaziantep’in en elzem sorunu nedir?
Gaziantep’te depremde yıkılan yerlerin ana sebebi nedir?
Gaziantep’te kadınlar neden mutsuz?
Gaziantep şehrinde neden boşanma oranları çok fazla?
Gaziantep’te asayiş olayları neden çok?
Gaziantep’te ilkokuldan tutunda yüksek okula kadar eğitimin kötü olma sebepleri nelerdir?
Gaziantep hava sirkülasyonu neden kötü ve hava kirliliği vardır?
Gaziantep neden yeşil değil ve doğası kötüleşiyor?
Gaziantep’te kiralar neden yüksek?
Sonuç yıldız gibi parladı “YÖNETİM, SİYASET”…
Hayatımız arkadaşlar siyasettir.
"Hayatımızın yarısını uyuyarak geçiriyoruz, diğer yarısını da uyutularak..." Ece ÜNER
Gençler değişim istiyor sevgili yönetenler, kene gibi koltuğa yapışanları değil. Türk gençleri yönetenlerin şunu bilmesini istiyor “Patron biziz” ve gerçeklerden bir haber değiliz.
Bizim paramızla oturup, koltuğu işgal edenler değil, seçim zamanı kafasını dışarıya çıkarıp seçim bittikten sonra ortadan kayıp olanları değil, kendi şirketine, holdingine, çevresine ve ailesine paralar kazandıranları değil! Biz haysiyetli yönetenlere su gibi ihtiyaç duyan milletiz…
Bu arada Gazianteplilerin uyuyan aklıyla alayda etmeyin sakın, güzel günler gelecektir!