Gaziantep’e kar yağıyor. Uzun bir süreden sonra kar hepimizi sevindirdi, heyecanlandırdı
Her taraf yavaş yavaş beyaza bürünürken, kar tüm çirkinlikleri sihirli bir el değmişcesine örtüyor..
Eskiden kar deyince aklıma; bembeyaz bir yorgan altında uykuya dalmış bacalarından duman tüten bir Antep gelirdi aklıma.
Elimizde defter kitap, dersten çıkan arkadaşlarla Atatürk Bulvarının karla kaplı kaldırımlarında neşeyle yürüdüğümüz anlar gelir aklıma.
Kırkayakta, mahallemizin uşaklarıyla oynadığımız kar topu, bir heykeltıraş ustalığıyla yaptığımız gulyabani tipli kardan adamlar gelir aklıma.
Kar deyince; Tepebaşı’ndan Eblahan’a yokuş aşağı naylon leğenlerle çığlıklar atarak kaydığımız günler geldi aklıma.
Kar deyince; maarifte Güllüoğlu’ndan satın aldığımız baklava kırıntılarını, Antep lisesi kantininde yediğimiz içimizi ısıtan sıcacık mercimek çorbası gelir aklıma.
Kar deyince; günlerce yerden kalkmayan karın, kalın buz tabaklarına dönüştüğü kaldırmalarda düşenler gelir aklıma.
Kar deyince ; soba üstünde pişen künefeler, kestane kokuları, demlenen sıcak çaylar, soba başında anamdan dinlediğim masalların ardından pisik gibi büzülüp rüyalara daldığım yün döşekler gelir aklıma.
Kar deyince artık 6 Şubat geliyor aklıma. Sarsılan yer, homurduyan duvarlar, gürleyen gök yüzü, korkuyla evden dışarı koşuşturmalarımız, dehşetle atılan çığlıklar, çaresizliğimiz geliyor aklıma.
Kar deyince beton altında kalan inleme sesleri geliyor aklıma.
Kar bir zamanlar hepimizin neşe kaynağıydı. Şimdi korkularımızın kaynağı.
Şimdi kar yağınca bir korku düşüyor yüreğime. Acaba diyorum! 6 şubatı tekrar yaşarmayız endişesi esir ediyor zihnimi, irkiliyorum!
Ibrahim Alisinanoğlu-Gaziantep Miş Miş-26.01.2024