Bugün 30 Ağustos 2024

26 Ağustos 1922’de Afyon-Kocatepe’de başlan, 30 Ağustos'ta 1922’de Dumlupınar'da emperyalizmin temsilcisi devletlere karşı verdiğimiz Büyük Taarruz ve Başkomutanlık Meydan Muharebesinin 102.yılı.

Dün dünde kalmıyor maalesef.

Emperyalizm yine bildiğini okuyor. Dünyayı kan gölüne çeviriyor!

Dün beni bir kaşık suda boğmak isteyen emperyalist güçler yine bir aradalar.

Vatanımı bölmek, milletimi parçalamak, ülkemi müstemleke haline getirmek için ittifak halinde çalışıyorlar.

Bugün içimizdeki terörü, dışımızdaki savaşı kışkırtanlar,

Bir damla petrol için binlerce masumun kanını akıtanlar,

İktidarları sarsanlar, devletleri yıkanlarla…

Koca Osmanlı İmparatorluğunu parçalayan, Dumlupınar’da, Sakarya’da, Antep’te, Maraş’ ta karşımıza çıkan aynı sırtlan sürüsü.

Aradan yüz yıl geçti. Ama onlar emellerinden vaz geçmediler.

Onların nihai hedefleri Türk’ü bu coğrafyan atmak.

Hiç kimse kendini kandırmasın!...

Bizim düşmanlarımızın nefreti aradan bin yıl geçse de bitecek gibi değil!

Bugün 30 Ağustos…Bugün her an sırtımıza hançerini saplamak için fırsat kollayan düşmanlarımızı düşününce… Aklıma şu soru geliyor.

30 Ağustos Meydan Muharebesinde yenilseydik  ne olurdu acaba?

Bu soru tüylerimi diken diken etmeye yetiyor bile!

Ülkemizin her karesi işgal edilirdi!

Vatanımız, Anadolu’muz parsel parsel bölünür, sırtlanlar arasında pay edilirdi!

Emperyalizmin emrinde en az dört kukla devletçik kurulurdu.

Medeni dünyanın gözleri önünde Türk Milleti paramparça edilir, insanlarımız sürgüne yollanır, toplu soykırıma maruz kalırdık.

Canını kurtaran Türk   Mankurtlaştırılır…

Lütfederlerse öz vatanımızda parya olarak yaşardık!

30 Ağustos zaferini elde edemeseydik ne olurdu?

Özgür olamazdık!

Devlet kuramaz…

Cumhuriyeti ilan edemezdik.

Birliğimizi, dirliğimizi koruyamazdık.

Bayrağımızı dalgalandırmaz…

Ezanımızı okutamazdık!

Bizi coğrafyamızdan atmak,

Bizi unutturmak için, inanın Türk sözcüğünü lügatlerinden bile çıkarırlardı.

Oysa 30 Ağustos;

“Türk İstiklal Harbi’nin dönüm noktası olan Büyük Taarruz ve Başkomutanlık Muharebesi, yok edilmek ve vatanından kovulmak istenen bir halkın millet olmasında, ülkesini işgalcilerden elbirliği ile kurtarması ve özgür ve bağımsız yaşama isteğinin tezahürüdür.”

“Türk Milleti…Burada kazandığı zaferle, kazandığı kararlılık ve irade ile herkesçe bilinen bu gerçekleri bir defa daha tarihin sinesine çelik kalemle kazımış” oldu.

30 Ağustos zaferiyle; vatanımızı, bayrağımızı, kimliğimizi, şahsiyetimizi, özgürlüğümüzü, onurumuzu en önemlisi de geleceğimizi geri aldık.

Emperyalizme ve onun temsilcisi işgal kuvvetlerine karşı Anka kuşu misali   küllerinden yeniden doğan Türk Milletinin yeniden diriliş destanını yazdık.

Zafere giden yolda ve muharebe meydanlarında; vatanı, milleti, bayrağı, namusu, şerefi, imanı için gözlerini kırpmadan canlarını seve seve veren, başta Başkumandan Mustafa kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere, tüm adsız yiğitlerimizi, şehit ecdadımızı, kahraman gazilerimizi rahmet, minnet ve şükran duygularıyla anıyor, onlarla gurur duyuyoruz.

Onlarla ne kadar övünsek azdır!

Ruhları şad, mekanları cennet olsun!

Burası bizim vatanımız…Burası Türkiye. Biz Türk’üz, Türk kalacak, Türk’ü yaşatacak, Türk vatanını ve Milletini ebediyete kadar, ne pahasına olursa olsun korumaya devam edeceğiz.

Ne Mutlu Türk’üm Diyene!