Her kitap bir çatı üzerine bina edilir ve hikâye de bu çatışma üzerinden ilerler. Nehir Aydın Gökduman tarafından yazılan Masal Kaçkını isimli bu eser de temelde, iyi/kötü - adalet/adaletsizlik – zalim/mazlum çatışması üzerine kurulmuş olan ve geleneksel masal anlatılarına modernist bir üslûp getiren özgün bir eser. Nehir Aydın Gökduman'ın Masal Kaçkını isimli eserinde, dev - kırlangıç ve Yedi Bilge Adam iyiliği ve merhameti; Astım Kestim Kral - cüce ve müzevirler ise kötülüğü, bencilliği ve ihtirası sembolize ediyor. Yazar bu kitapta, klasik masal formatında, insanlara kötülük yapan ve insanların başına bela olan "dev" arketipini, özgün bir bakış açısıyla yeniden yorumlamış ve insanlara iyilik yapan, yardımcı olan bir motif olarak kullanmış.

    Masalda Çınçın isimli bu dev, alışılagelmiş masal dünyasından kaçan ve Sakız Ormanı'na yerleşen iyi kalpli bir dev olarak tasvir ediliyor. Çınçın bu ormanda kendi hâlinde hayatını sürdürürken bir gün  -kötü kalpli biri olduğunu sonradan sürpriz bir şekilde öğreneceğimiz- bir cüceyle tanışır ve bu ikili arasında sözde bir dostluk oluşur. Dev ve cüce çok kısa bir süre ormanda birlikte yaşamaya devam ederken cüce bir gün Çınçın'ı terk eder ve yeni dünyalara doğru yelken açar. Hikâyenin kırılma anı ve serüvenin başlangıç noktası da işte burasıdır. Cüce karakteri, kitabın bundan sonraki bölümlerinde, önce unuttur sonra hatırlat tekniği kullanılarak, insanın kötücül doğası bağlamında okuyucunun karşısına bencil ve çıkarcı bir imge olarak çıkıyor. Kitapta heyecan unsurunun ustaca kullanılması ve kitap boyunca aksiyon öğelerine başarıyla yer verilmesi, kitabı keyifle okunabilir bir eser hâline getiriyor.

    Masal Kaçkını kitabında adalet, hukuk, zulme karşı başkaldırı, dayanışma, cesaret, iyilik, kötülük, ihanet, sevgi, dostluk ve vefa gibi daha birçok tema işleniyor. Masal konseptinde yazılan bir roman olarak değerlendirebileceğimiz bu kitabın finalinde ise, evrensel masal ilkelerine uygun olarak kötüler cezalandırılıyor; iyiler mükâfatlandırılıyor. Manzumeler ve düzyazı içindeki ahenk yoluyla anlatımın zenginleştirildiği kitabın sentaks açısından da temiz bir Türkçesinin olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.

    Yazarın okuyucuya verdiği ahlaki öğütleri ve didaktik mesajları, okuyucuyu hiç sıkmadan ve belli bir kompozisyon etrafında aktarabilmesi ise kitabın en başarılı yönlerinden.

    Bütün bunların yanında kitapta özellikle altı çizilen "adalet" kavramına da ayrı bir başlık açmamız gerekiyor:

     Devletler, insanların adalet ve güvenlik ihtiyaçlarından doğmuş anayasal organizasyonlardır. Dolayısıyla insanların adalet ve güvenlik gereksinimini karşılamak her devletin aslî görevidir. Bunun yanında devleti ve insanlığı ayakta tutan, toplumları bir araya getiren yegane şey adalettir. Adil bir devlet herkesin eşit olarak yaşadığı, en zayıfın en güçlüden hakkını kolayca alabildiği devlettir.

     Hiçbir zülüm sonsuza kadar sürmez ve hiçbir kötülük cezasız kalmaz. Zulmü ortadan kaldırmanın yolu, onurlu insanların tek yürek olması, toplumsal birlik ve dayanışma içerisinde zalimlere başkaldırmasından geçer. Aydın ve örgütlü toplumların karşısında -ne kadar güçlü olursa olsun- hiçbir otorite duramaz. İnsanlar adalet, mutluluk ve huzur içinde yaşamak ve dünyayı daha yaşanılabilir bir gezegen hâline getirmek için hırslarını, çıkarlarını ve egolarını bir kenara bırakmalı, sadece kendisi için değil, herkes için adil bir dünya kurmak için gayret etmelidir.

    Kitabın satır aralarında hak arayışının uzun ve meşakkatli bir yolculuk olduğu, bu yolda insanların önüne çıkan engellere göğüs germesi gerektiği, kötülerden dost olmayacağı, onlardan kimseye iyilik gelmeyeceği, iktidar ve para hırsının insanları her türlü etik değerden uzaklaştırabileceği vurgulanıyor.

     Masal Kaçkını bütün kitaplıklarda kendisine yer edinmesi ve kesinlikle okunması gereken bir eser.