Bir zaman mısır yetiştiren bir çiftçi varmış , her yıl en kaliteli mahsulü yetiştirir  ve yapılan yarışmada her yıl  en kaliteli mısır ödülünü alırmış. Çiftçi, ödül aldığı mısırların tohumlarını da ekmeleri için komşularına dağıtırmış.

Bunu öğrenen bir gazeteci röportaj yapmak için çiftliğe gelmiş.

Gazeteci çiftçiye sormuş:

 “Yarışmaya senle beraber katılan rakiplerine yani komşularına, kaliteli tohumlarından vermeyi nasıl göze alabiliyorsun?”

Çiftçi cevap vermiş:

“Yoksa bilmiyor musun?

 Rüzgar, olgunlaşan mısırlardan polenleri alır ve tarla tarla dağıtır. Eğer komşularım kalitesiz mısır yetiştirirse çapraz tozlaşma sonucu her geçen yıl ürettiğim mısırın kalitesi düşer. Eğer kaliteli mısır yetiştirmek istiyorsam, komşularıma da kaliteli mısır yetiştirmeleri için yardım etmeliyim ve kaliteli mısırlarımı onlarla paylaşmalıyım”

Hem iş hayatımız , hem de özel hayatımızda böyledir. Paylaştıkça değerleniyor hayat.

Ailemizle, dostlarımızla sevinçlerimizi paylaşırız, evlenme, doğum gibi sevinçlerimizi paylaştıkça, büyür mutluluğumuz ve üzüntülerimizi, hastalık, cenaze gibi, dostlarımızla, ailemizle paylaşırız böylece acılarımız hafifler; üzüntülerimiz dağılır, küçülür kederlerimiz ve yükümüzü hafifletir sevdiklerimiz. Sevinçlerimizi, heyecanlarımızı, üzüntü ve kederlerimizi paylaştığımızda rahatlarız. Dostlarımızla, ailemizle dertleşir, onların varlığını hissettikçe, bireyken, biz oluruz aynı duyguları paylaşmanın sevincini yaşarız.
 

İş hayatında da  başarılarımızın , deneyimlerimizin, değerlerimizin ve iş tecrübelerimizin bütünü  kariyerimizi belirler. Ve eğer kariyerimizle iz bırakmak istiyorsak paylaşımcı olmalıyız.

Bir insanın diğer insanların yanında ki kıymeti, bildiklerini paylaştığı zaman çoğalır. Bilgi ve deneyimlerini paylaştıkça, çalışma arkadaşlarımızın  öğrenmesine ve gelişmesine yardımcı olur , işyerinde daha iyi bir iş akışının oluşmasına katkı sağlamış oluruz.

Ne demiş Üstad Necip Fazıl ;

“Eğer. paylaşmayı bilirseniz, ekmeği paylaşmak, ekmekten, daha lezzetlidir.”