Takvimler 6 Şubat 2023’ü gösterdiğinde, Türkiye tarihinin en büyük felaketlerinden biriyle sarsıldı. Gecenin karanlığında, uykunun en derin anında, bir anda her şey altüst oldu. Evler yıkıldı, sokaklar enkaza dönüştü, şehirler sessizliğe gömüldü. O gece, binlerce insanımızı kaybettik; birçoğumuzun ailesi eksildi, dostlarımız gitti, anılarımız enkaz altında kaldı.

Her şey bir anda olup bitti ama acısı hiç geçmedi, geçmeyecek de… Çünkü yaşanan sadece bir deprem değildi; yitirilen canlar, eksilen umutlar, yarım kalan hayallerdi. Bugün hâlâ o geceyi hatırladığımızda içimiz titriyor, uykularımız bölünüyor, en ufak sarsıntıda yüreğimiz ağzımıza geliyor. Deprem, bir saniyede olan ve biten bir felaket değil; yıllarca süren, bir neslin ruhuna kazınan bir travma.

Ama şimdi geriye dönüp baktığımızda, yaşadığımız bu büyük acının bize bir sorumluluk yüklediğini görüyoruz. Evet, biz bu felaketi yaşadık, evet, biz kaybettik, yandık, ağladık… Ama artık ayağa kalkmak zorundayız. O gün, yitirdiğimiz her can için daha bilinçli, daha hazırlıklı, daha güçlü olmalıyız. Çünkü deprem unutmaz, zamanı geldiğinde yine kapımızı çalar. Biz unutursak, yine aynı acıyı yaşarız.

Deprem sadece bir doğal afet değil, ihmallerin, yanlış yapılaşmanın, alınmayan önlemlerin de bir sonucuydu. Bu yüzden, sadece yas tutmakla yetinemeyiz. Deprem gerçeğiyle yüzleşmeli, sağlam binalar inşa etmeli, bilim insanlarını dinlemeli, eğitimi artırmalı, sistemimizi değiştirmeliyiz. Çünkü biz bir daha “Keşke” demek istemiyoruz.

Bu büyük acının yıldönümünde, hayatını kaybeden tüm vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet diliyorum. Geride kalanlara sabır, güç ve dayanma azmi diliyorum. Ve söz veriyorum: Unutmadık, unutmayacağız… Onlar için daha bilinçli, daha hazırlıklı bir ülke inşa edeceğiz. Çünkü kaybettiklerimize borcumuz var.

Türkiye’nin başı sağ olsun…