Siz ne görgüsüz, doyumsuz, ahlaksızmışsınız be?
“Fon ve finans oyunları” sizde,
"Hatır gönül, ünlü sima fonları “sizde,
“Dümenci bankacılar” sizde,
“Saadet zincirleri” sizde!
Para bunların mabedi, ahlaksızlık kuralları olmuş!
Paranız var mı?... Var!
Eviniz var mı?... Var!
Arabanız var mı?... Var!
Şöhretiniz yerinde mi?... Yerinde!..
En güzel hayatı siz yaşarsınız,
En güzel arabaya siz binersiniz,
En lüks evlerde siz oturursunuz!
Çocuklarınız en güzel okullarda okur!
Dünya kazan siz kepçe dört mevsim ülke ülke gezer…
En kral yerlerde tatili siz yaparsınız!
Bankada dolarlarınız, borsada senetleriniz…
Emrinizde soytarılarınız var mı?... Var!
Ama nedense bunca para, unvan, şöhret ve imkân size yetmemiş olmalı ki …
Daha fazla para sahibi olmak için girmediğiniz kılık, vermediğiniz taviz, yapmadığın üç kağıtçılık, ihlal etmediğiniz kural kalmamış.
Para ruhlarını esir almış, paranın kölesi olmuşlar.
“Paran kadar insansın, paran kadar itibarlısın! “Düşüncesi kapitalizmin hediyesi bize!
Elbette kazanmak arzusu her insanın genlerinde vardır.
Elbette daha iyi yaşamak, ailesini en iyi şartlarda yaşatmak…
Daha fazla imkanlar elde etmek hayatın doğasında var.
Ancak, “ne pahasına olursa olsun kazanmak, kazanmak için her yol mubah!” saymak marazi bir beynin ürününden başka bir şey olamaz.
İnsanlarımız ellerindeki imkanların değerini bilemedikleri için, tamahkârlıkları onları gayri ahlaki, yasa dışı yolların yolcusu yapıyor maalesef.
Neticede geldiğimiz noktada kazanmanın en kestirme, en zahmetsiz yolunun alın teri dökmeden köşeyi dönmek düşüncesinin genel kabul gördüğü bir gerçek.
“Şerde de bir hayir vardır” derler.
“Saçlarına dolardan bukle yapan”, konfeti yerine başından aşağı dolar saçan şöhret budalası görgüsüzlerin pislikleri ortaya saçılmasaydı, belki de hiç birimizin bu üçkağıtçıların varlığından bile haberimiz olmayacaktı!
Ülkemde milyonlarca insan içinde bulundukları onca sıkıntıya rağmen helalinden kazanıp, helalinden yemek için hayat mücadelesi verirken…
Siz beleşçilerin tamahkarlığını, gemlenmeyen azgın para hırsı toplum nezdinde; vicdani, insani, ahlaki değerlerimizi de un ufak etti..
Sizin ne kuldan utanmanız ne de Allah’tan korkunuz kalmamış belli!
“Allah Sizi bildiği gibi yapsın!... Gözünüzü toprak doyursun!” derim de… Demeyeceğim!
Eğer bu ülkede hukuk, adalet varsa eğer, sizden bu ahlaksızlığınızın, doyumsuzluğunuzun, aç gözlülüğünüzün, beleşçiliğinizin, edepsizliğinizin, hukuk tanımazlığınızın hesabı sorulacaktır elbet!
Bir de utanmadan pişkin pişkin; “Dışarıdaki hayatımda buradaki hayatım arasında taban tabana zıtlık var" diyor.
“Eee…! İlahi adalet!
“Bıldır yediğin hurmalar, gelir kıçını tırmalar “işte böyle!
İbrahim ALİSİNANOĞLU 29.11.2023