Bir yıl daha geride kalıyor. 2024, ekonomik zorlukların damgasını vurduğu bir yıl oldu. Artan maliyetler, yükselen enflasyon ve halkın alım gücündeki daralmalar, birçok ailenin hayatını derinden etkiledi. Yine de insanlık her zaman olduğu gibi yeni bir yıla umutla başlıyor. 2025’e girerken, beklentilerimiz ve taleplerimiz de şekilleniyor.
Yeni açıklanan asgari ücret, halkın temel geçim ihtiyaçlarını karşılamak adına bir iyileştirme niyeti taşısa da, aynı zamanda etiket fiyatlarında yeniden bir değişimi beraberinde getirdi. Bu durum, halkın “gelir artışı mı, yoksa yeniden kayıp mı?” sorusunu sormasına yol açıyor. Maaş artışları, eğer eş zamanlı denetimlerle desteklenmezse, piyasalarda fiyatların kontrolsüzce artmasına ve alım gücünün yeniden düşmesine neden oluyor. Bu döngüyü kırmak için denetim mekanizmalarının daha sıkı çalışması şart. Özellikle gıda, enerji ve temel tüketim ürünlerinde fahiş fiyat uygulamalarına karşı caydırıcı yaptırımların uygulanması gerekiyor.
Denetim, ekonomiyi düzenleyen ve adaleti sağlayan en önemli unsurlardan biridir. 2025 yılına girerken, denetim mekanizmalarının sadece fiyat kontrolüyle sınırlı kalmaması, aynı zamanda iş güvencesi, kayıt dışı ekonomi ve sektörel adalet gibi konularda da aktif olması gerekiyor. Özellikle küçük esnaf ve işletmelerin artan maliyetler nedeniyle kapanma noktasına geldiği bir dönemde, destekleyici politikalar ve şeffaf bir piyasa düzeni sağlanmalı.
Yeni yıl, bir yandan bireysel hedeflerimizi şekillendirirken, diğer yandan toplumsal ihtiyaçlarımızı da yeniden gözden geçirmemize olanak tanıyor. Vatandaşlar artık sadece geçinmek değil, aynı zamanda insanca bir yaşam standardı istiyor. Bu da sosyal hakların genişletilmesi, ekonomik istikrarın sağlanması ve toplum refahının artırılmasıyla mümkün.
Unutulmamalıdır ki güçlü bir ekonomi, yalnızca rakamlardan ibaret değildir. İnsanların yüzündeki tebessüm, sofralarındaki bereket ve geleceğe olan inançlarıyla ölçülür. Hepimiz bu inancı koruyalım ve daha güzel bir yıl için hep birlikte çalışalım.
Mutlu Yıllar!