Antep’te hatırlanabilen ilk çekirge felaketi 1829 yılında yaşanmış. Kayıtlara göre güneyden gelen çekirge sürüleri yeşil ne varsa silmiş süpürmüşler; bağ, bahçe ve bostanı yemyeşil Antep platosunu kısa zamanda bozkıra çevirmişler.
Yaşanan bu felaket “O yıl Battal Bey'in babası, Nuri Mehmet Paşanın yeğeni Hacı Beyin idari ve siyasi nedenlerle Antep'ten sürgün edilmesini müteakip bu çekirge felaketi yaşanınca, Battal bey Ailesine yakın olan halk , “ iki olay arasında manevi bir ilişki kurmuşlar .”
Hatırlanabilen en önemli Çekirge felaketlerinden biri de 1331 (1915) yılında yaşanmış. Çekirgeler önce Antep’in güneyindeki Karataş mevkiine konarak yumurtalarını buraya bırakmışlar. Bir süre sonra yumurtalarından çıkan çekirgeler Dutluk ’tan başlayarak şehrin üstüne kara bir kâbus gibi çökerek, tüm yöreye yayılmışlar.
Çekirgeler sıçraya sıçraya hareket ettiğinden halk bunlara “Topal Çekirge” adını vermişler. Bu çekirgeler uçamadıkları için halk bunlarla bir müddet mücadele etmiş, Antep sokakları çekirge ölüleriyle dolmuş, taşmış.
Ardından Antep afet denebilecek ikinci çekirge saldırısına maruz kalmış. Asıl felaket da o zaman başlamış. “O kadarki bağ, zeytin ve öbür tüm ağaçların yalnız yapraklarını değil gövdelerini, dallarını bile kemirmişler Tahılı, bakliyatı ise yerden silmişler.”
Yaşanan o felaketi yaşlı bir bostancı şöyle anlatmış:
“— Çekirge önüne gelen yeşilliği kemirip yok ediyordu. Bostanın bir bölümüne ektiğim mısırlar adam boyu olmuştu. Çekirgeler bunu da kemirip yok edeceklerdi. Hiç olmazsa hayvanlara yem ederim diye bunu kurtarmak istedim. Hepsini çekerek bostan evciğine doldurdum. Artanını da yanı başına sandal ettim. İşim nedeniyle bostana iki gün uğramamıştım. Döndüğüm zaman yerinde yeller estiğini gördüm. Hepsini yemiş bitirmişlerdi. Humanız'dan başlayarak Zıranba Köyüne kadar Sacur boyunca uzanan iki yanlı ağaç şeridi çok geçmeden tamamen kemirilmiş, Gaziantep'in yüzsuyu, tabii güzellikler yeri, meyve ve sebze fabrikası olan güzelim vadi bomboz olmuştu. Çekirge sürüleri gökleri öyle kaplamış ki abartmasız söyleyelim gökte güneş görünmez olmuştur. Yalnız yerin üstündeki bitkiler değil, soğan, patates gibi toprak altında yetişen sebzeler bile çekirge saldırısından kurtulamamışlardır. Bunların bile dışarıdaki bölümlerinden başlayarak toprak içindekileri bile yemişlerdi. Şüphesiz dağdaki otlar da saldırıdan kurtulamamış. “
Bütün bu felaketin ardından Antep’te insan ve hayvan besini darlığı kendini göstermiştir. Sürü sahipleri hayvanlarını alarak ot bulabilme umuduyla kuzeyin yaylalarına göçmüşlerdir. Kalanlar da besleyemedikleri hayvanlarını ucuz pahalı ellerinden çıkarmak çabasına düşerler. Şehirde yiyecek sıkıntısı büyük bir sorun olmuş, pahalılık, karaborsa başlamış, fiyatlar alabildiğine yükselmiş, halk ozanları bu kıtlık ve pahalılığı dile getirmek için destanlar yazmışlar.
Askere gitti de baş yoldaşımız
Beladan kurtulmaz oldu başımız
Pancar kökü ile oldu aşımız
Daha çok mu sürer zalim bahalılık
Ahalinin işi Allah'a kalık.
Ocaklığa vardım ocak yaşımış
Havalar bulutlu mevsim kışımış
Horantayı saydım, onbeş başımış
Daha çok mu sürer zalim bahalılık
Ahalinin işi Allah'a kalık. *1
1- Gaziantep’ten kesitler. C.C Güzelbey.1992.