Sene 1955…Baklavacı kalfaları; Hoca Ali, Köylü Ali, Şişko Sabri, Hıra Maamed, Civaz Asım, Abbuş (hacigümbürdek’in oğlu) Abdulkadir Güllü, İnallardan Balcan Davud, Maaş Ali(Ali Can), Ceymis deyn Sait(Sait Boynuyağun) aralarında ‘’harfeleniğine” (ortaklaşa sahre parası)toplayarak bir Pazar günü Tutluk’daki sahre yerine gitmek için hazırlık yaparlar.

Sahrelikler alınır. Nevaleler Sütçü Hacı Gümbürdeen eşeğine yüklenir.

Yolda giderlerken Hoca Ali, Civaz Asım’ın elinde bir “topak”(şişe)şarap görer;

-O elindeki ney oolum?

-Şaraaabb !

-Nedicin?

-İçiciimm !

Hoca Ali “hey suphanallah! ” der başını sallar, memnuniyetsizliğini tavırlarıyla gösterir ama bir şey de demez.

Sahre yeri Dutluk’a varırlar.

Çiğ köfte yoğrulur, Kebaplar yellenir, yenilir içilir.

Herkes bir şeylerle meşgulken Çivaz Asım kimseye çaktırmadan bir topak şarabı hıssadanak eşşee içirir.

Gün batımıyla sahre faslı sona erer. Herkes evine dağılır.

Eve dönerken eşek yürürken yalpalar ama kimse bir anlam veremez.

Ertesi gün Haci Gümbürdek her zamanki gibi baklavacılara süt dağıtmaktadır.

Haci Gümbürdeğin elindeki iki süt güğümünü gören Cevat Güllü (Haci Mahmut’un oğlu, rahmetli)

-Haci heyr-olaa,eşşeen nerede?

-Nebiliyym yoorum! Sabahleyyn kaldırdım-kaldırdım kalkmeyy.Dört ayaanı havaya galdırmış angıri…Tuhaf tuhaf debelenii valla...Sankim aaşamdan galma !

Yazan:Ibrahim Alisinanoğlu