Anton Pavloviç Çehov (1860 - 1904) Rus oyun ve kısa öykü yazarıdır. Dünya edebiyatında özellikle kısa öykücülük söz konusu olduğunda adı akla ilk gelen yazarların başında gelmektedir. Çehov aynı zamanda tiyatroda erken modernizmin doğuşunda etkili olan üç yazardan biridir.
Dünya edebiyatında modern hikâyeciliğin kurucusu olarak kabul edilen Anton Pavloviç Çehov hikâyelerinde toplumda gördüğü aksaklıkları ince bir mizahi üslûpla, gayet açık, duru ve yalın bir anlatımla dile getirmeyi başarmış bir yazardır.
Çeşitli sosyal tabakalardan her çeşit bireye rastlanılan bu anlatılarda, öykü türünün (durum öyküsü) imkânları içinde insan tabiatının iç gerçekçiliğini en sade şekilde anlatmaya çalışan Çehov, hekimlik mesleğinin de kendisine kazandırdığı tecrübe ve üstün gözlem gücüyle toplum içinde sürekli karşılaşılabilecek sıradan tipleri ve bu insanların başlarından geçen olağan olayları büyük bir ustalıkla kaleme almıştır.
Çehov’un konu, kurgu ve kahraman yönünden son derece yalın olan öykülerindeki çarpıcı canlılık, yaşamı olduğu gibi süslemeden anlatma gücü hikâyelerinin en önemli özelliği.
Okuyucunun, öykünün sonunda sürpriz bir finalle karşılaştığı bu öykülerde, Çehov'un yarattığı tiplerin fiziksel betimlemeleri özellikle dikkat çekiyor ve kitapseverlerin dünya edebiyatını ve öykü türünü tanıması için bu öykülerin mutlaka okunması gerekiyor.
Çehov hikâyelerinde, yaşadığı dönem Rusya'sının sosyo-politik atmosferini, şehir ve taşra ikilemiyle birlikte değişmeye başlayan Rus toplumunun çelişkili hâllerini incelikle anlatıyor. Eski toplum düzeninin getirmiş olduğu karmaşa doğal olarak insanların ruh dünyasını da etkiler. Çehov'un hikâyelerinde, toplumdaki bu karmaşanın iz düşümünü görmek mümkündür.
Çehov'un hikâyelerinde hayat verdiği insanlar, "gerçek" insanlardır. Çehov, insanlığın evrensel sorunlarına sıradan insanın günlük yaşamı içinden seslenen bir yazar olarak dünya edebiyatında özel bir yere sahiptir.
Dünya üzerinde yaşayan her insanın ayrı bir hikâyesi ve birbirinden farklı bir yaşantısı vardır.
Hayat her bölümünde ilginç bir hikâyenin yaşandığı büyük bir sahnedir.
“Kitapsız yaşamak, kör, sağır ve dilsiz yaşamaktır.”
Kitaplı günleriniz olsun...