‘Cennetin Krallığı’ filminde İbelinli Balian, uğruna o kadar kan döküldükten sonra, şehrin teslim anlaşması için, arka fonda yıkık ve harabe Kudüs görüntüsü eşliğinde, ‘Kudüs’ün değeri ne?’ diye sorar Salahaddin Eyyûbi'ye.
Salahaddin Eyyûbi’nin verdiği cevap ise oldukça manidardır.
Umursamaz bir tavırla, ‘Hiçbir şey…’ dedikten sonra tekrar döner; inanmışlık, güç ve üstünlük anlamına gelecek şekilde iki yumruğunu göstererek gülümser ve ‘Her şey…’ der.
İnsanoğlu bir şeyin gerçek değerini onu kaybettikten sonra anlar. Bizim olmayana kadar ya da bizim olarak kaldığı sürece hiçbir şeydir. Oysa ki sahip olduğumuz vatanın, bağımsızlığımızın, sevdiklerimizin ve kültürümüzün kıymetini kaybetmeden önce anlamamız gerekir her zaman.
Yıllarca, ‘Zincirler kırılsın, Ayasofya açılsın…’ dedik meydanlarda. Allah nasip etti, zincirler kırılarak Ayasofya açıldı seksen beş yıl sonra.
Peki nedir Ayasofya, nedir değeri Ayasofya'nın?..
Ayasofya bir müjdedir; 1400 yıl evvelden peygamberin kutlu dudaklarından fethi mübinle müjdelenen Şehirler Sultanı İstanbul’un anahtarıdır Ayasofya. Anahtar kimdeyse şehrin sahibi de odur.
Siz sahip çıktıkça yeni anahtarlar verilecektir sizlere.
Ayasofya bir çağrıdır; minarelerden gökyüzüne, oradan da yeryüzündeki bütün mümin kalplere, hak davasında batıla karşı mabedin gölgesinde ezanla birleşin çağrısıdır Ayasofya. Kim birlikse gücün sahibi de odur.
Siz birleştikçe kazanacaksınız.
Ayasofya bir mabettir; seccadelerin serildiği, başların Rahman’a eğildiği bu kubbenin ve gök kubbenin altında ‘Sen bizim malikimizsin, ancak senden yardım dileriz.’ diye ellerin arşa açıldığı bir mabettir Ayasofya. Dua kimdense merhamet onadır.
Siz merhamet ettikçe kudret sahibi olacaksınız.
Ayasofya bir devirdir; fethiyle çağ açıp çağ kapatan komutanın İstanbul’un fethinde ilk uğradığı yer ve şükür secdesine kapandığı manevi bir devrin adıdır Ayasofya. Şükür nimeti arttırır.
Siz şükrettikçe türlü nimetler bulacaksınız.
Ayasofya bir direniştir; en az fethi kadar zor, seksen beş yıllık paslı zincirleri kırarak yeniden mabet olan bir direnişin adıdır Ayasofya. Her direniş bir diriliş muştusudur.
Siz direndikçe fethedeceksiniz.
Ayasofya bir diriliştir; harabeyken yeniden imar olan bir şehrin, müzeden mescide dirilişinin adıdır Ayasofya. Her diriliş bir başlangıçtır.
Siz başladıkça sonuca ulaşacaksınız.
Ayasofya bir mirastır; son din olması münasebetiyle Hristiyanlıktan İslam’a ve Fatih’ten Müslüman-Türk âlemine mabet olarak emanet bırakılan bir mirastır Ayasofya. Emanete hıyanet en büyük ihanettir.
Siz emanete riayet ettiğiniz müddetçe mükâfatlandırılacaksınız.
Ayasofya Müslümanca bir yaşamdır; Allah’a secde hâlindeki bir mabedin, kıyama kalkmış bir minaresidir Ayasofya. Müslümanca yaşamak toplum barışının ve mutluluğun tesisidir.
Siz Müslümanca bir hayat yaşadıkça ve mabetleri doldurdukça size göre şehirler ve yöneticiler göreceksiniz.
Tarih boyunca, güç ve iktidarın gerçek sahipleri olduğunu göstermeye çalışanlar, ulu mabetler, devasa binalar inşa etmişlerdir. Bunlar güç ve kudretin birer sembolü olarak asırlarca hürmet görmüş ve her dine, inanca ve milliyete sahip insan tarafından ziyaret edilmiştir. Ayasofya, kutlu fethin kutlu bir şiarıdır. Ayasofya sadece asrın değil, asırlar ötesinden, zamana meydan okuyan çağ kapatıp çağ açan bir İslam sembolüdür.
Ayasofya, 24 Temmuz 2020’den itibaren tekrar bir bayrak gibi İslam ve İstanbul semalarında dalgalanmaktadır. ‘…Onu fetheden komutan ne güzel komutandır, onu fetheden ordu ne güzel ordudur.’
Ayasofya, “Türkiye Yüzyılı’nın” anahtarı, başlangıcı ve ilk müjdesidir.
Ayasofya her şeydir, her şeyimizdir.
Nice müjdeler almak ve kutlu günler yaşamak dileğiyle..
İbrahim KARABABA