‘’Ey deprem gel yetiş bu şehirlerin

    Doğayı çarptıran konumlarına’’

   Ve geldi deprem bir gecenin şafağında…

   Biz çağırdık onu günden güne artan hırsımızla, biz çağırdık onu doymak bilmeyen iştahımızla. Gönül pencerelerimizi kapattık, dev gözlü pencerelerle dolu devasa binalar yaptık. Binalar yetmedi, gökdelenlerle gökleri delmeye çalıştık. Binalar yükseldikçe alçaldı insanlığımız...

   Önce dağlara yürüdü şehirler. Sonra dağlar yarıldı ve yerle bir oldu mukavvadan dünyalar. Hayaller gecenin karanlığına gömülürken, feryatlar ağıtlarla yükseldi ve kar olup dönüştü kefenlere.

   Önce manevi depremler yaşadık aslında vücut binamızda. Öncül depremler birer birer geldi…

   Ahlakımızın fay hatlarında derin yarıklar oluştu hiç umursamadık. TV dizilerinde, tik toklarda, diğer sosyal medya kanal ve platformlarında birer birer yitirmeye başladık çocuklarımızı…

   Aileler, birbirinden habersiz her biri ayrı bir ‘metaverse’ de yaşayan, aile birliği olmayan yığınlara dönüşmeye başladı.

   Önce tuzaklarını kurdular, öz dilimize prangalar vurdular. Sonra dilimizle kültürümüzü vurdular, o kültürle de bizi can evimizden vurdular. Vurulan sadece kelimeler olmadı. Bizdenmiş gibi kuşandılar, düşüncelerimizi kurşunladılar. Delik deşik hayallerle yarınlarımızı kurma telaşına düştük.

   İnşaatlardan gelen çekiç sesleriyle örselenen değerlerimiz oldu. Koca koca dozerlerle, kepçelerle binalara temel kazıdık, kendi kuyumuzu kazdığımızdan habersiz. Bina yapsın diye mühendisler yetiştirdik, en mukaddes bina olan “insanı” inşa etmeden önce. Betondan çaldık, demirden kestik, suyundan kıstık, harcından sıvasından... Derken cılız kaldı insanlığımız. Daha yükseklere çıkmak istedik ama yere çakıldık.

   Her şeyi maddiyatta arama körlüğüne, sahip olduğumuz onca nimetin nankörlüğüne düştük. Unuttuğumuz bir şey vardı. Bizi ayakta tutan sütunlar; ahlaktı, vicdandı, saygıydı, sevgiydi, empatiydi, vatandı, milletti, namustu, kardeşlikti, komşuluktu, dostluktu, yani insanlığımızdı.

   Önce insanı kaybettik sonra bir domino oldu, birer birer yıkıldı sütunlar ve altında kalan insanlığımız oldu. Oysa önce insanı inşa etmeliydik…

   Binalardan önce insanımızı ve insanlığımızı inşa ettiğimiz bir Türkiye dileğiyle...